İçeriğe geç

Psişik Mevzular 17, ” Evet Evet, Ramazan Bir Parça Mizahtır! “

Aşağıdaki yazı, iftar sonrası yakılan ilk sigaranın verdiği uyuşukluk veya art niyetli hayal dünyamın yardımıyla kaleme alınmış olabilir, emin değilim. Lakin Ramazan’ın bi’parça mizah barındırması gerektiğine inananlardanım. Evet evet, Ramazan bi’parça mizahtır.

Misal 1: Bi’gaste haberi…

Ramazan ayının gelmesiyle beraber çarşı ve pazarlarda yaşanması beklenen yoğunluğun mecra değiştirerek özel-devlet ayrımı yapılmadan hastanelerde yaşanması, devletin üst düzey yetkililerinin çok geçmeden dikkatini çekti. Alışılmış çizginin dışına çıkan bu olayın sebebini araştırmak üzere Sağlık Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı el ele verdi ve “neleroluyororadabibakalımbakalım” isimli özel yetkili heyeti kurdular. Tebdili kıyafet, doktor kapılarında biriken kalabalığın arasına karıştılar. Handiyse bütün hastanelerde manzara aynıydı ve bi’o kadar da şaşırtıcıydı. Bi’ay boyunca günde üç defa tok karnına ilaç alması gerektiği konusunda doktoru ikna edemeyen doktorzedelerin odadan çıkarken “valla çok hastayım doktur bey n’olur doktur bey bi’ilaç”  gibilerinden iç burkan serzenişleri heyeti eşekten düşmüş karpuza çevirdi. (Oruçtan yırtmak için başvurulan bu yöntem sorgulanmaz ve yargılanmazdı. Gerçekten en dahiyanesi buydu) İstediğini alanlar mutlu mesut; alamayanlar kırgın ve kızgındı. İlacı koparanlar aheste aheste evlerinin yolunu tutarken koparamayanlar ise hiç de öyle kaderlerine boyun eğeceğe benzemiyorlardı. Kişisel teşebbüslerini toplulaştırıp kitleselleştirdiler ve hastanelerin önünde sahura kadar oturma eylemi yapacaklarını bildirdiler. Ahali eylem boyunca en güzel yorumu Hakan TAŞIYAN’ a ait “ dermanı yaramda arama doktor” isimli şarkının -boşuna benimle uğraşma doktor- kısmını kendilerine göre “nolurdu bi’aspirin vereydin nolurdu”  şeklinde değiştirerek hep bi’ağızdan söylediler. Doktorlar ise eylemcilere tek tek cevap vermek yerine herkesin görebileceği büyüklükteki bir pankarta “ Olsa dükkân sizin ama Hipokrata verilmiş sözümüz var! ” yazarak gerekçelerini üzülerek yazılı dile getirdiler. Bütün bunlar yaşanırken heyet hala olayın şokunu yaşıyordu bi’kenarda.

Misal 2: Diyanet’in elektronik mektup kutusuna düşenler meselesi

Bu sene ramazanın yazın en sıcak günlerine denk gelmesiyle beraber “ yavaş yavaş namaza başlamak lazım” diyen Müslümanların sayısının artarak artan bi’hızla arttığını kamuoyuyla paylaşan Diyanet bu ilginç hadisenin esbabı mucibesini, Diyanetin resmi internet sitesine düşen aşağı yukarı aynı anlama gelen şu mealde ki milyonlarca elektronik mektuplardan anladı ve çok meraklı kamuoyuna şu kısacık cevabı vermekle yetindi: Var

“ Muhterem Hocam, Allah izin verirse bu Ramazanda namaza başlama niyetim var. Yalnız bi’konu hakkında sizden bilgi ve yardım almak istiyorum. Malum kavurucu sıcaklarda oruç tutmanın sevabı büyük; ancak dinimizde kolaylıklar dini değil mi? Ben öyle biliyorum. O zaman günde ayrı ayrı 5 defa alacağım namaz abdestlerimde ( Allah kabul eder inşallah) üç kere ağza üç kere burna vereceğim suyu altı kere direk ağzıma versem olur mu? Sonra ayaklarımı ve kollarımı yıkamanın, başımın dörtte birini mesh etmenin bana pek bi’fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Zaten saydığım organlarım pek kirlenmiyor. Oralarımı yıkamak için kullanacağım suyu da ağzıma versem, dinen bi’sakıncası var mı çok merak ediyorum. Tonton ellerinizden öperim mübarek sakalınıza ve kendinize çok iyi bakın muhterem hocam, bay!”

Misal 3: Mahalle kahvesinde batak öncesi gerçekleşen bir dialog

-Valla abi bi’keresinde karnım ağrımıştı da o yüzden serum yemiştim. 30 saate yakın bir süre acıkmadım ve susamadım. Savura yakın yüzlük serumu damardan alsam mı diyorum, nasıl fikir ama abi?

-Savur değil, sahur o… Git başka yerde otur sen, çayını yollarız biz adamım!

Gidiyorum, gelmek üzere…

T.s.k,