İçeriğe geç

Salih Ambalaj…

Çok işlek olmayan bir caddenin, hiç de işlek olmayan muhitindeydi. Tabelayla, reklamcılık stratejileriyle felan işi olmaz, ehli bilir ve bulurdu. Daracık merdivenlerden çıkılırdı dükkanına, bürosuna, iş yerine artık ne derseniz. Yılların verdiği yorgunlukla kreme çalan sarı kapının üstünde, yeşil harflerle Salih Ambalaj yazardı. Bu ne renk uyumu, bu ne estetiksizlik demeyin, o yazının oraya yazıldığı yıllarda ne geniş renk seçimi vardı, ne de reklam ajansları. En az düğün arabasını süsleten damat heyecanıyla süslenmişti o kapı, çiçekçiden harfler alınır, besmelelerle arkasına japon yapıştırıcısı sürülür (ki o yıllarda Japonlar ve Almanlar vardı teknoloji hayatında, Alman Malı dayanıklı, Japonun ki ise gavur ne yapıyor yav) bütün dinamik, statik hesapları uygulanır ve Ya Nasip denilerek harfler yerleştirlirdi.

İçerde renk renk, çeşit çeşit, tür tür poşetler… Pazar ve bakkal poşetleri ekseri sarı, beyaz ve yeşil olur. Ona yirmi boyutundakiler küçük, otuza elliler orta, kırka yetmişer ise büyük boyut grubundadırlar. Hani mesleğiniz biraz fiyakalıysa gramajı daha ağır, biraz daha albenilisini seçmeliydiniz. Rengi beyaz, içini göstermeyen, üzerinde resim ve iyi günlerde kullanın, yine bekleriz gibi dileklerle süslü üç buçuk gram ağırlığındaki poşetlerdir bunlar. Üzerindeki resim sevimli bir köpekten, güzel bir hanım ablaya, Türkiye’de yollarda rastlayamayacağınız otomobile kadar olabilir, bu yüzden hayal dünyanızı geniş tutun.

Kilo ile satılır bu poşetler, ‘’Salih Abi kaç tane olur bir kiloda?’ Salih abi bir göz gezdirir, inceden hesap yapar ‘’iki yüz tane çıkar’’. Aslında tartmasına gerek yok, ama o terazinin ibresi biri gösterir ya, bırakınca üzerine ağırlığı biri geçer önce,sonra geriler birin arkasına düşer, son kararını verir bütün hassaslığıyla, bakmayın böyle uzun durduğuna bir kaç saniyede olur bunlar. İşte Salih Abi biri gösterince terazi, meslekteki ehliyetini doğrulardı her seferinde kendince.

Bu poşet senfonisi bir duvarı işgal eder. Demir tereklerin üstünde bir renk cümbüşü yaratırdı, hele birde güneş vuruyorsa pencereden… Karşı duvarda ise eski gazeteler, plastik tabak, plastik bardak, plastik çatal artık kalıcı olanın yerini alamamış bütün mutfak eşyası sıralanır. Eski gazeteler, orta sayfasından ikiye bölünür , bir güzel istiflenir. Kasap, bakkal taifesi mallarını sarar özenle. Lojistik destek deniliyor ya günümüzde, işte Salih Ambalaj o günlerin desteğiydi. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var mıdır, bilmem ama her başarılı/başarısız esnafın arkasında Salih Ambalaj vardı o zamanlar.

Birde benim hasbihal etmeme sebep olan kağıtlar… Saman kağıdı, tekstir kağıdı. Sarı renginden mi saman demişler yoksa samandan mı yapıldığından bilmem ama, sırf sanat yapmak için üretilmişti, üretilmeliydi. Her kalemle yazamazdınız birkere. Kurşun kalemle ses çıkarır, dolma kalemin mürekkebini emerdi, lakin tükenmez kalemle bütünleşince sanat eserleri ortaya çıkardı. Ben en çok pilot kalemle yazmayı severdim, mürekkep dağılırdı ve kendine bir yol çizerdi hesapsızca.

Salih Ambalaj aslında bu kağıdı ucuz olduğundan dolayı eskimiş gazete niyetiyle satardı, gazeteye mal sarmak devri mi kaldı diyenlere. Buraya ilk gittiğimde Salih Ambalajın misyonu değişmişti, Salih Abi’ye sorsanız sırf bu kağıtları satmak için açık tutuyordu dükkanı. Bütün bir kağıtların içinde yazmaya elverişli olanları seçer bana ayırırdı, demir tereklerden birini bana boşaltmıştı bile. İşim acele olsa dahi çay söylerdi, aldığım kağıtların fiyatının iki çaya bile denk gelmemesine rağmen. Tüm müşterileri aylık olarak alırdı ihtiyaçlarını, ben haftalığa indirmiştim, yaptığı işin kutsiyetini anlatırcasına ‘’abi sen olmasan, bu kağıtlarla daha mı çok çalışıyorum sanki?’’ Salih Abi gülerdi, lafı değiştirirdi hemen yaptığı işin büyüklüğünü saklamak istercesine. Üç yıl her hafta Salih Ambalaj’dan kağıt aldım, Salih Ambalaj’da her hafta bana en güzel kağıtlarını ayırdı…

Geçenlerde Salih Abi’yi gördüm, ambalajcılığı bırakmış. Hayırdır abi dememle, artık poşetlerin isme özel çıktığının büyük fabrikaların işin içine girdiğini anlattı uzun uzun. Zaten artık kimsede o kağıtlardan almıyor dedi ağlamaklı tonla (hani sırf bunun için bile kapatmış olabilir Salih Ambalajı). Abi dedim üzülme zaten artık kimsenin o kağılara yazacak güzel şeyleri yok…