( … kadar, …ım )
Kısaca,
“Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?” sorusunun doğru cevabı gibiyim. Bütün doğrularımı, bildiğim bütün doğru kelimelerle yanyana getirdiğim halde kusursuz bi’yanlışı meydana getirebilmek gibi eşine ender rastlanan bi’yeteneğin sahibi olmaktan başka övünebileceğim herhangi bi’müspet özellik kırıntısı bile barındıramıyorum bünyemde… Velhasıl; sebebi her ne olursa olsun şehit ailelerine bağlanan aylıkların kesilmesi kadar, yanlışım….
Mahalle çapında Dillek Necla olarak ün yapmasına karşın, bulduğu her fırsatta dedikoduyu hiç sevmediğini ve bilcümle zararlarını dile getiren Necla Abla kadar, tutarsızım…
” İleriye doğru hareket eden bir şeyi (zaman da dahil) sonsuz hıza kavuşturabilirseniz eğer o şeyin ters istikamete doğru hareket eğilimi içine girdiğini fark edersiniz.” der “Puslu Kıtalar Atlası”nın bi’yerinde Ebrehe. Ebrehe’ye istinaden ” Yanlışlarımı sonsuz bi’hızla tekrar edersem minnacık bile olsa bi’doğru çıkartabilir miyim acaba bu hayattan?” diye düşünen bi’kafa kadar, karmakarışığım…
Topu düzenli olarak hiçbi’arkadaşının bulunmadığı bölgeye göndermeyi alışkanlık haline getirmiş bi’futbolcunun soyunma odasında teknik direktörüne ürettiği bahaneler kadar, yarım yamalağım…
Yapılmaması, edilmemesi, söylenmemesi, uzak durulması, görülmemesi ve duyulmaması hususunda toplumun ittifakla kabul ettiği bütün cıslar ve tu kakalar, nedenini bilemediğim bir sebepten ötürü kışkırtıcı, baştan çıkarıcı cazibe merkezleri olarak görünürler gözüme… Hilkat icabı zaten cûz-i olan irademi külliyen alt üst eden hayırsız davetlere karşı gösterebildiğim kayıtsız bi’mukavemet kadar, cılızım….
Ücreti peşin peşin ödemiş olmasına rağmen, direk gözlerinin içine bakılarak “evet, var mı başka ücretini gönderemeyen?” şeklindeki soru görünümlü ikazlarının muhatabı kadar, rahatsızım…
Hayatının anlamını gecelerin kesif karanlığına ve sote bir ağaç dalına endeksleyen gamlı bi’baykuş kadar, mutsuzum…
Ziline basılan kapının arkasından gelen “kimsiniz?” sorusuna, “Vallahi bi’ömrü heba ettim bu sorunun cevabını bulabilmek için ama inan ki bulamadım daha” diyerek serzenişte bulunan kişi kadar karamsarım…
Evden çıkarken yemeğin altını kapattım mı, ütünün fişini çektim mi, kapıyı kilitledim mi acaba? gibi kuruntuların evhamını yaşayan pimpirikli ev hanımı kadar huzursuzum….
Her şeye rağmen olabiliyorsa normaldir diyemiyorum artık. Zira; faiz, enflasyon ve işsizlik oranlarının artışına bi’türlü engel olamayan Başbakan ve kabine üyeleri kadar, sıkıntılıyım…
Gidiyorum, gelmek üzere.
T.s.k,