….
…
Rafet cebinden çıkardığı kumandanın kırmızı mı kırmızı ve bi’o kadar da gösterişli tek tuşuna basar basmaz tesisin ana giriş kapısından kilitlendiğine dair mahsus ses geldi. Vişneçürüğü rengindeki kalın kadife perdeler de sanki bu sesi beklermişçesine zembereğinden boşanıverdi.* Zipzifiri bi’karanlığa kesti ortalık. İrkilmeye ensesinden başladı. Bu irkilme kulak arkalarını takip ederek ellerine oradan da parmak uçlarına kadar indi. Nihayet sunturlusundan uzun bi’hasss..t…r..rrrrr.r.r..r! çekebildi.
Muazzep beyin “efendim hoş geldiniz.” cümlesi yırttı rrrrr rrrrr uğultusunu.
-Yazılı imtihanı azami sayılabilecek bi’başarıyla geçtiğinizi beyan etmek için taa buraya kadar indim ki normalde hiç âdetim değildir. (ki bina zaten iki katlıdır.) Motelimizde konaklayabilmeniz için iktiza eden en asıl ve önemli aşamayı yani mülakat kısmını da tamamlamak içininanın sabırsızlanıyorum.
-Bak babalık, şu an bu şakayla karışık piyesi kaldıracak durumda olmadığımı belirtmeliyim. Şakaysa ki öyle olmasını umuyorum; ne yeri ne de sırası. Şayet piyes ise daha önce bu kadar kötüsünü izlememiştim, uyandırayım.
-Anlaşılan siz istemiyorsunuz! Alelıtlak bas tuşuna şu zımbırtının evladım, açılsın kapılar da Şah’a gidecekleri bi’görelim.
-Hemen efendim genel olarak yani.
-Tamam, tamam.(“ hemen kabul sıfır yorgunluk” kuralının devreye girdiği görülüyor.) Neyi, niçin ve nasıl yapıyoruz?
– Hiçten kastınızı 3 kelime ile izah eder misiniz?
-Offf… Hüsran ile çürüme!
– Brravooo brraavooo brraavvooo.
-Piçten kastınız? Kural bu soruda da geçerli; üç kelime…
-Pooffff… Perişanlık ile çöküş!
-Brravooo brraavooo brraavvooo. Bi’oda sahibi olabildiniz beyefendi tebrik ediyorum sizi. Alelıtlak evladım odasını gösteriniz beyefendiye!
-Bi’dakka bi’dakka babalık yok öyle yağma. Sorma sırası bende şimdi. Ha sıra da yok soru da diyorsanız Lan Alelıtlak bas şu zımbırtının tuşuna da Şah’a kim kiminle gidiyo bi’görelim. ( sesinin ses tellerinden değil de dişlerinin arasından geldiği hissedilir.)
-Hay hay, hay hay. Memnuniyetle, buyrun.
– Bu zamanda paranın geçmediği bi’otel insana ne vadeder, ne ister yahut neden burada kalmalıyım? Nası bi’otel bu otel babalık çöz şu dilinin bağcıklarını?
-Bi’kere burası bi’otel değil motel. Aslına bakılırsa burası bi’motel de değil. Dışardan bakılınca öyle görünebilir ama sizi temin ederim ki kesinlikle değil. Zaten siz de fark etmişsinizdir bazı şeyler bazı şeyler olmaktan çok uzak burada. Konumumuz itibariyle kimse buraya tatil yapmaya gelmez. Hak verirsiniz ki burası geçerken uğranacak özelliklere sahip bi’yer de değil. O otobüsten burada indiğinize göre sizinki arkaya yalın mı yalın bi’kaçış. O vakit sizin bu yalın mı yalın kaçışınız bizi iki sonuca götürebilir. Birincisi, kaçan yorgun ölür der eskiler ki biz bu seçeneği tasvip etmiyoruz. İkincisi ise kaçanın anası ağlamazmış seçeneğidir. Evet, biz bu seçeneği tasvip ediyor ve çok seviyoruz. Analar ağlamasın istiyoruz yani ne var bunda? Ücret… Siz de fark etmiş olmalısınız ki sahip olduğumuz nezaket paçalarımızdan akıyor, o derece. Bu denli nazik insanların kaçış halinde olan insanlardan ücret almayı doğru bulmayacağını da düşünmüş olmalıydınız. Gelelim vaadlerimize; kaçış halinde olan insanların halet-i ruhiyelerini iyi biliriz biz. Atılan kazıkların, sokulan boynuzların, yapılan katakullilerin, yaklaştıkça çirkinleşen her şeyin hesabını sormak isterler. Un ufak olma veya etme hırsıyla doludurlar.
-Vay vay vay bizim babalığın pozlara bak sen!
-İşte bizim vaadlerimiz arasında bu saydığım habis duygu ve onların talimatlarının hiçbirine yer yoktur beyefendi. Biz buraya yok saymadan yoluna koyma parkuru diyoruz. Eminim ki siz de bi’süre sonra öyle diyecek, öyle anacaksınız bu tesisi. Sakın ama sakın söylediklerimden buranın bi’nevi rehabilitasyon merkezi yahut hastane olduğu zehabına da kapılmayınız. Burası hırs, kin, intikam duygularının talim ve terbiye kurulu da değildir. Zira amacımız iyileştirmek değil alıştırmak, dönüştürmek değil normalleştirmektir. Burası akla gelen ile başa gelenin bi’ve aynı olduğunu idrak etme alanıdır diyebilirim özetle.
-Anladımmm…
-Anlamadınız, fakat anlayacaksın o istidat mevcud sizde.
-“Yav babalık tamam kabul güzel kese atıyosun! Ama şimdi müsaadenizle odama geçmek istiyorum. Malumunuzdur burası dünyanın her yerine uzak bi’yer. Uzun bi’yol bıraktım ardımda ve büyük büyük tecrübelere, dandik dundik goller yememe rağmen basit şeylere hala inanmak, bi’kez olsun nereye savrulduysam oracıkta nakavt olmak istiyorum.
– Şaşılacak ölçüde iyi anlıyorum sizi ama uzun uzun konuşacak uzun vakitlerimiz olacak daha. Odanıza yerleşmezden evvel bi’şeyler yemek istersiniz diye düşünmüştük. Biz düşünmüştük!
-Aslında çok iyi olur.
-Bizi takip edin o halde.
Önde Alelıtlak Rafet arkasında Muazzep bey onun da arkasında O gittiler. Mutfağın önüne geldiklerinde Muazzep bey pofuduk dofuduk vofuduk elleriyle mutfağı işmar etti.
-Canınız ne istiyorsa… Buyurun sahne sizin yapın şovunuzu burası parkurun ilk adımı. Bu arada adınız neydi beyefendi?
-Hikmetenduz,
*kumanda ile çalışan bi’sisteminin olması okura binanın yeni olduğunu düşündürebilir; fakat durum hiç de öyle değildir. Mezkur bina olsa olsa cumhuriyetten 16 yıl falan küçüktür.
T.s.k,