İçeriğe geç

Psişik Mevzular 44, ” Buluşmaların Buluşu: Koltuk Takımı “

İlgisi bulunan hemen hemen herkesin bildiği bi’Kızılderili hikâyesi anlatmış ve eklemiştim: “ Bu dünyada boş beleş işlerle bi’tek Kızılderililer uğraşmamıştır. Bu yüzdendir ki Kızılderililer’in fıkrası yoktur. Paso atasözü paso öğüt, “ dedikten sonra; semtimizin 7/24 hizmet veren güzide balıkçısı Ton Balık’ın önünden geçerken,

-Balık yiyelim mi? Diye sordu Şef,
-Balık yemek için geç kaldık sanki biraz Şef?
-Haklısın. Balıklar da uyumuş olabilir…

Bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, dünyaya bi’kere daha gelseydim yine Şef ile tanış olup adeta bi’dilek balonu gibi içten içe yanarak bi’çırpıda sönen hayaller kurmak isterdim. En nihayetinde sıradan bi’trajediyi nüktedan bi’neşeye çevirebilenlerle kim tanış olmak istemez ki?

Kendisine sıra dışı bi’fayda dokundurma yöntemi belirlediği muhakkak idi ve bi’kütüphane ancak böyle dâhice tasarlanmış geç kalmalar sayesinde esaslı bi’kütüphane olabilirdi. Şef ile bi’türlü planlanan yer ve saatte gerçekleşemeyen buluşmalarımızdan bahsetmem lazım. Buluşmamızın bi’gün evvelinde Şef ile mesajlaşır; yer ve saati belirledikten sonra yarını iple çekmeye başlar, heyecanlanırdım. Fakat ertesi gün, boşa çıkarılan heyecan ve beklentilere bir yenisi daha eklerdi. Sorun asla yarın da değildi. Planlanan yarınlar bugüne kadar hep oldu olmasına ama Şef planlanan saatte planlanan yerde olmayı bi’türlü başaramadı. Evet, sorun Şefteydi. Şef nedenlerini hiç merak etmediğim şekilde geç kalırdı ve ben rasyonel bi’birey gibi davranarak soluğu en yakın kitapçıda alırdım. Dolayısıyla planlanan yerde değil, planlanan yere en yakın kitapçıda buluşmuş olurduk muttasıl. Sohbet muhabbet için yola çıkıp okunmama ihtimali yüksek bi’ton kitapla geri dönmenin ne demek olduğunu en iyi ben bilirim bu sebeple. Fakat asla şikâyetçi olmadım bu durumdan bilakis minnettar bile sayılabilirdim Şef’e; çünkü bu geç kalmalar vesilesiyle edindiğim kitaplardan kendime şahane bi’koltuk takımı yaptım; oda aksesuarı niyetine.

Susanna Tamaro’nun “ Tek Ses İçin “ isimli kitabını da yine böyle bi’buluşma çabası sırasında edinmiştim. Arka kapak yazısını okuduğumda, ‘Evet, bundan da iyi klasik berjer kolçağı olur.’ diye düşünmüştüm. Ve fakat haksızlık etmişim kitaba; çok üzgünüm. Zira kitap, mesajını hayatın olağan akışı içerisinde zamanla hissettirenlerden, kendini hayatın geneline yayan kitaplardan imiş…

Diyelim ki, saat 22:00’da başlayacağı bildirilen ve sadece size özel bi’konsere davet edildiniz. Ve yine diyelim ki, öngörülmesi imkansız envai çeşit aksiliklerden biri size musallat olup sizin konser alanına saat 22:30 gibi varmanıza sebep oldu. Bu durum sizin bariz şekilde geç kaldığınız anlamına gelir. Fakat aynı şekilde saat 22:00 sularında başlaması ilan edilen sadece size özel konser, envai çeşit aksiliklerin bi’veya bi’kaçı yüzünden ancak saat 22:30 gibi başlayabildi. Bu durum konserin de geç kaldığı anlamına gelir; her ne kadar siz konser salonundaki yerinizi almamış olsanız da. Siz konser alanına varıp da konserin hala başlamadığını görene dek geç kalmanın sıkıntısını yaşadınız buna mukabil konser sizin geç kalmışlığınızın rahatlığını…

Susanna Tamaro, bahsettiğim kitapta yer alan Öyle Bir Çocukluk adlı öyküsünde, hayatın bi’tür geç kalmaların kümülatif toplamından ibaret olduğunu; aslında geç kalmamızın mümkün olmadığını ama bunu yoğun bilgi eksikliği sebebiyle bi’zan olarak içimizde yaşadığımızı ve bunun kuru bi’kuruntudan başka hiçbi’şey ifade etmediğini ancak yolun sonuna geldiğimizde anlayabileceğimizi; koparılan takvim yapraklarının ise bunu anlamak için yeterli olmadığını özetlemiştir. Aynı anda farklı yerlerden birbirlerine doğru hareket eden iki araç üzerinden yapmıştır bunu hem de…

İşte budur Şef ile buluşmalarımızın buluşu bizim: Geç kalmak var gibi görünen yoktur ve hiçbi’bilgi tamamlanmış değildir ve amacına uygun kullanılmayan kitaplar aksesuar olarak pekâlâ kullanılabilir. Fakat konu bu değil, en azından şimdilik…

T.s.k,