İçeriğe geç

TESELLİYE İNDİRGEMEK

‘’Uzun zamandır kendisinden haber alınamayan tavus kuşunun aksine,
Geride kalan her fragmanda varlığını hissettirir, mevzudaki kargalar…’’

Kendime eziyetim, ahlakı fazıla!
Görmemeliydim, bir araba ağlayan adamı,
Duymamalıydım hep bir ağızdan…
Kâğıttaki memnun olmadığım eksik düşüncelerimin,
Gönüllerini alırken, mürekkep kurumuş mu?
Dün akşam, benden daha rahat uyumuş mu?
Nedir bu mutluluk düşmanlığım?
Kar yağıyormuş evin içine,
Ben, saat kaç olmuş, hâlâ dışarıdayım.

Kirli, sarı saçlı, ufacık çocukları gördüm.
Hiç benzemiyorlar hem bize, hem de birbirlerine.
Gözyaşları, güneşte parlıyor.
Dişlerini fırçalarken geliyor bir de adamın aklına.
Kötü bir kahraman olmayı da kabul ederdim,
Var olmak için, onların masallarında.
Masum, şaşkın, komik, biraz da bencil dünyalarında.
Bir oda da bu akşam onlara verdim.
Yenilsin, içilsin ortalığı toplamak kaydıyla.

Mükemmel idealler manzumesi!
Yüksek ihtimalle, göremediğim rüyalarımı,
İleriye sardığımdan sızlıyor içim.
O tepedeki, yalnızlıkta köküne su dökemeyeceğin,
Tek ağaç da, benim gibi düşünüyor.
Çürümüş kuşbakışı hayallerim, irtifa kaybındayken,
Yine de yukarı atmaya kıyamıyorum.
Huzursuzluğumun nedeni, varlığıma içkin değil,
Besbelli kullanım hatası, kabul ediyorum.

Şu saatte ise hayat, sokak lambalarına çekilmiş.
Mevsimdeki yılgınlığın sebebi başka mevsimlermiş;
Birebir görüştüm, biliyorum.
Mekanik çokluğun verdiği güven yüzünden,
Yalnız başına bir halt yiyemeyen sinekleri de,
Temaşa edip, önemsiyorum.
Tabiatın aynası, insan ise eğer,
Kendi bulduğum küfürlerden, kaliteli olanlarını,
Canı gönülden geçmişlerine armağan ediyorum.