İçeriğe geç

Ramazan Ville

Teravih namazı için yola düşülürdü. Yola düşmek dediysem (Ramazanın iple çekilen eğlencelerinin başında gelir çünkü teravih namazı) koşar adım en arka safta, en kuytu köşede yer kapma yarışına koyulmaktı, bu yola düşmek. Hoş kendini bilmez amcalar kızardı ama olsun, biz keyfimizce güler, türlü numaralarla yanımızdakini berideki güldürmeyi başarırdık. Namaz çıkışı, mahallenin delikanlıları kahveden cigarayı ciğerlerine depolamış, taş ve kağıt oyunlarının hepsinde şansını denemiş, en demlisinden çaylarını içmiş, namazdan daha yeni çıkmış havası verdikleri nuraniyetleriyle (ki tüm mahalleli, hangi yaş grubunun, hangi mekana gittiğini, yaşanmışlığın verdiği tecrübeyle bilmesine rağmen) mahallenin yolunu tutarlardı. Kapı önünde öbek öbek toplanmış insanlar, her gün görüşmelerine rağmen tekrardan aynı konuların üstlerinden geçer, Ramazanın uzunluğundan, salatalık ve karpuzun susatmadığından dem vururlardı.

Sahurda masanın baş köşesi kapılır, yarın öğle namazına kadar tutulacak tekne orucu için, tekne iskeleye sıkı sıkıya bağlanırdı. İftar da şikayet ettirecek bütün malzemeler hazırdır, börekler, çörekler yan yana dizilmiş, evin babasının küllüğü itinayla masaya ilk konulmuştur. Baba dar sahur vaktine, çok sigara sığdıracak hesabı, bildiği bütün aritmetik formüllerini kullanarak bulmaya çalışırdı. Anne evin kahrını gene sırtına yüklenmiş, kimin kaç bardak su içtiğini hesap etmeye başlamış, eksik olanları takviyelemeye koyulmuştur. Davulcu sahurun ortasına yetişir, her gece çıkılan pencereden gene davulcuya bakılır. Mani söylüyor mu diye kulak kabartılır, lakin tok bir sesden, ve babanın girin içeri ikazından başka bir şey ilişmez kulaklara. Hummalı çalışma ezan sesinde biter, bu sefer ciddiyetle sabah namazına durulur.

Öğlen ezanında akşamdan kalma tatlıyla açılır iftar. Kahvaltı yapılır, sokağa koşulur zaman kaybetmeden. İftar hazırlıkları başlandığında, ayak altında dolaşılır. Oklavadan atlama, terlikten kaçma gibi akrobatik talimlere gelir sıra. Çorbanın kokusu, mantının hayali, bırakmaz insanın hayali.
Akşam olur. Günün anlam ve önemine göre komşu, akraba, hısım gibi insanlarla sofraya oturulur. Tekne orucunun çoktan bozulmuş, olmasına rağmen sabırla ezan beklenir. Ezan okunur ve enerji biter.

Enerji mi? Ne enerjisi.

Ne enerjisi olacak oruç ville işte, bütün görevleri yerine getirdim. Namazdır, sahurdur, şudur, budur lakin enerji bitti işte. Komşu oruç villeden, enerji almak gerek.

Her ramazan nerde o eski ramazanlar nidasıyla başlayan, geçen zaman diliminde ramazanın kanun hükmünde kararname ile değiştiği veryansınıyla kurulan hayaller. Güzide ülkemizin, güzide bilgisayar mühendisleri bu büyük ihtiyacı gömüşler. Oruç Viile adı altında, eski ramazanları abad eden bir oyun tasarlamışlar. Oynamanız şiddetle önerilir.

Oynamaya başlarsanız bir zahmet bana da enerji gönderin, zira daha orucumu açamadım, açım…

[pro-player type=’video’]http://www.youtube.com/watch?v=ARCD7YjTgTM[/pro-player]