Annemi seviyor muyum? Bilmiyorum. Yani kısmen diyeyim. Yani anneme karşı beslediğim duygular daha doğrusu beslemek için hiçbir şey yapmadığım halde doğuştan gelen bir insiyakla annemi içimde hissetmemin, söylem olarak bugün ki karşılığı – Anne, seni çok seviyorum, iyi ki varsın – ise eğer, kısmen doğrudur fakat baya bi eksiktir… Herkesin, herkese kolayca seni çok seviyorum diyebildiği bir dünyada ” Anne seni, çok seviyorum iyi ki varsın. ” deyip olayı çabucak geçiştirmem, annem için hissettiklerime hakaret olur, kutsiyet izafe ettiğim yoğun duygularıma ise hiç yakışmazdı… Ayrıca, ebedi sürekliliğe sahip, menşei henüz anlaşılamayan ve kesinlikle anlaşılamayacak olan bu duyguları tek bir güne indirgeme gafleti ise hem benim, hem annem, hem de kıymet biçilemeyecek cefa dolu o emekleri için çok basite kaçardı… O yüzden buradan anneme farklı bir yöntemle seslenmek istiyorum, gerçi kendisine söyleme fırsatına sahip şanslı insanlardanım; ama olsun bir kere daha buradan söz uçar yazı kalır mantığına güvenerek seslenmek istiyorum: “Her ne kadar sana bunu hissettiremesem de, seni çok hissediyorum Anne “, “O ne demek oldu şimdi, en sevdiğim oğlum.” deme sakın. Bu cümle – Anne, seni çok seviyorum. Öyle ki, gözümü bile kırpmadan yoluna kurban olabilirim – cümlesinin anlattıklarını tümüyle kapsar hatta daha daha üstünde bir değer ifade eder benim için… Senin için de öyle olsun! ” Kime neyi anlatıyorum şimdi değil mi? İçimi, dışımı ve dahi aklımdan geçenleri; ne kadar saklamaya çalışırsam çalışayım bilir, anlarsın sen değil mi? O zaman, hissettiklerimi ben tam olarak anlatamam ama sen kesin anlarsın. Bu işi de sana bırakıyorum, sana bıraktığım bir çok iş gibi…
Son olarak zamane modasına inatla diyorum ki: ” Anneler günün değil, Anneliğin kutlu olsun Anne, seni çok hissediyorum… ”
En Sevdiğin Hayırsız Oğlun