İçeriğe geç

BABA DEDİ!

akılküpüBir süredir yüküm sırtımda gezip duruyorum. Kaç kilometre yol yaptığımı ben bile bilmiyorum. 7’den 70’e bir sürü insanla muhabbet ediyorum. Hem üst hem de alt sınırda gezenlerden de çok şey öğreniyorum.

Jazz müzik cdsi koyun arabanıza, bir gün lazım olabilir!

Alt sınırdakiler daha çok duygusal öğrenmeleri gerçekleştiriyor. Bu grupta yedi değil iki yaşında bile muhattaplarımız mevcut. Kendisi yürüme ve hatta koşma dönemine girmiş olsa da konuşma eylemi henüz emekliyor. Bir iki kelimden müteşekkil bir kelime hazinesi mevcut. Birisi tahmin edebileceğiniz üzere “anne”, diğeri de “baba”. Bunun yanında “annanne” gibi birkaç tane daha yarım yamalak kelimesi ve papağan misali tekrarlama yeteneğine ulaşmış durumda.

Baba!

Henüz baba olmamakla birlikte, bu kelimeyle ilk karşı karşıya kalındığında oluşacak atmosferi tahmin etmek çok zor değil. Niyeyse gözümde Türk filmlerindeki kavuşma sahneleri canlanıyor. Hani yavaşlatılmış bir şekilde uzun uzun koşarlar da bir türlü bir araya gelemezler. Sonrasında da vuslat hasıl olur ve eski adamların bile gözlerinde birkaç damla yaş oluşur. Öyle bir mutluluk işte!

Hayat boyunca insanın sadece “baba” dediği insan sayısı biyolojik babası hariç bir tane daha olur( Bizdeki biyolojik, fizyolojik, sosyolojik babalık genelde Avrupa’dakinin aksine bir kişide toplandığı için “biyolojik” kelimesinin yeterli olacağı kanaatindeyim). İkincinin kim olacağını yavruyken bilmiyoruz. (Beşik kertmeliğini konu dışında bırakıyorum). İlerde söyleriz ikincisini de bunun nedeni adamdan ziyade adamın kızcağızıdır.

O da çok travmatik bir dönemdir genellikle. Yaşayan bilir! Dilin motor becerilerinin henüz kazanılmadığı o küçüklükte hani insan “baba” diyene kadar elli tane kelime söyler ya, aynısı işte o dönemde de yaşanır. Bununla ilgili Bebe bisküvisi reklamı da vardı. Adam baba dedi derken karısı bebe dediğini iddia ediyordu. İşte böyle “baa”, “bab” gibi kelimelerle  yuvarlaya yuvarlaya ikinci baba sonunda “baba” halini alır.

Bundan başka söylenen babalar genellikle isimlerin sonuna eklenerek söylenir. Ayhan baba, Süleyman baba, İlhan baba, Şam babası vs. Bizim de hayat akışı içerisinde baba diyebileceğimiz iki kişi mevcut oldu. Bunun yanında bir de Orhan Babamız oldu.

Bu Orhan Baba o Orhan Baba değil!

Zaten bu Orhan Baba akıllı da değil.

Deliliğiyle ün salmış bir adam! Öyle akıllılıkla filan işi olmaz.Zaten bizim de akıllılarla işimiz olmaz. Bizim meclise girerken aklını kapıda bırakmak şart. Aslında şart da değil ama sizin sağlığınız için böyle bir öneri ile işe başlıyoruz. Çünkü içeri girdiğinizde aklınızı yitirmeniz mümkün olabilir. Dışarıda bırakın ki en azından yeri belli olsun. Hem akıl ile ilgili bizim en çok kullandığımız kelime “aklını …..” şeklindedir. O yüzden de dışarıda kalması uygun olur. Dışarıda kalsın ki duymasın.

Eskinin mahallelerinde deliler çok sevilirmiş. Hani Avrupa’da içine şeytan kaçmış diye yaktıkları adamlar varya, biz de işler pek öyle işlemez. Çocuklar çok sever delileri, deliler de kimseyi incitmezmiş. Adamlar, kadınlar onlara yardım ederlermiş.

Bizim deliler ne Avrupa’ya ne buraya benziyor. Nasıl mı?

Mevzuyu ben de biliyorum da bırakın başkasının dilinden dinleyelim. Sizin de yakinen tanıdığınız ekonomi-kibir-ukalalık üçgenine kök salmış bir arkadaşımıza bırakalım sözü ki Orhan Baba’yı kısaca anlatsın size:

“ Geçenlerde bir vesile ile kamyon tutmamız gerekiyordu. Kamyona ulaşamazsak, bizim ve tanıdığımız, tanımadığımız kaç tane insanın emekleri çöpe atılmış olacaktı. İnsanların güvenlerini boşa çıkarma ihtimalimiz bizleri korkutuyordu. Ben bunalmış ve darlanmış bir halde Orhan Babayla beraber yolculuk ederken şöyle seslendi:

–          Endişelenme! Gerekirse benim arabayı satar, yine mahcup etmeyiz sizi! “

İşte deli dediğin böyle olur denecek cinsten değil mi?

Zaten bizler kime baba dediğimize dikkat ederiz. Malum her koyun kendi bacağından her zaman asılmaz. Babaların yaptıkları çocuklarına da sirayet eder. Babayla kalsa bu iş iyi. Bir laf vardır ya, dedesi erik yese, torununun damağı kamaşır derler.

O yüzden baba dediğin harbiden baba değilse babayı yersin. Peki baba bu kadar mühim bir kelime de, bu babalar hata da mı yapmayacak? Yapacak tabi ki! Hatasız kul olmaz, biz bunu biliyoruz. Lakin bokunu da çıkarmamak lazım.