“ …; belimiz bükülmüştü…” Duvarıma vuran ışıklarda, her gece bir dünya kuruyor, gözlerimi kapatınca da yıkıyorum. Bazen evin karşısındaki hastanenin önünde bekleyen ambulansın ışığı vuruyor. Orada da bir dünya kuruyorum, sonra acı bir sesle o da yıkılıyor. Çığlıklar, ağıtlar, öfkeli bağırışlar ile yeni bir dünya daha kuruluyor. Sesler, duvarımda yazmasıyla ağzını kapatmış, gözleri yaşlı kadına ve yumruğu sıkılı, küfürler savuran öfkeli bir adama dönüşüyor. Her defasında dönüp dolaşıp çocukluğumdan kalma o sahne ile bütün dünyalar yıkılıyor. Köyde, tahta balkonlu taş evin önündeki kalabalığı görüyorum. Ben bir yere saklanmışım. Gizlendiğim yerden omuzlarına kadar beyaz örtüyle örtülmüş bir şekilde, tahta seyyar musallanın üzerinde yıkanan, saçı kınalı, yaşlı kadını görüyorum. Bir de bu seyyar musallanın, ölü olmadığı vakitlerde köy camisinin önünde, üzerindeki kuru…