İçeriğe geç

Psişik Mevzular 2, ” Bana Ne, Sana Ne, Ona Ne! “

Yok Olsun OBaSa-Nane’ nin Üstükapalı Zilleti

“Kelimeler, kelimeler Albayım bazı anlamlara gelmiyor!” diyerek bizleri hayatımızın en uzun yalnızlık uykusuna uyandıran adama, en kalbi sevgilerden ziyade yalnızlıklar sunulmalı sadece, anlayışlı yalnızlıklar…

Bazı kelimelerin bazı anlamlara katiyen gelmediğini okuduk okumasına lakin; ders çıkaramayı beceremedik bir türlü dünyanın en yalnız hüzünleriyle hüzünlenen, dünyanın en hüzünlü yalnızından ve ibretlik yaşantısından. Ruhumuzun ve düşüncelerimizin adressiz kalışına onun baktığı sükûtlu müstağniyet zaviyesinden bakamaz, ” düzelecek her şey, anlatan anlaşılacak sonunda ” umuduyla olan biten her şeye seyirci kalamayız. Pratik çözümler üretip, kısa vadede elimize somut bir şeylerin geçmesini isteriz her fırsatta. O, bazı kelimelerin bazı anlamlara gelmemesinin sıkıntısını yaşadı ömrü boyunca ve yine o sıkıntı yüzünden ömrü vefa etmedi kendisine. Bizler bir kelimeyle herkese, her şeyi en kısa yoldan anlatan, lafı hiç dolandırmadan kafadan pat diye deyiveren, en gerizekalısının bile anlayabileceği şekilde izah eden, sıkışınca itiraf, meydanı boş bulunca dikte eden kolaycı kelimeler biliyoruz ve hiç çekinmeden kullanabiliyoruz. Azami düzeyde ki kusurlarımızı başarıyla örten asgari düzeyde kusurlu kelimeler bunlar: “Ona ne ” “Bana ne” “Sana ne”

Her anlama gelen bu soysuz kelimelerin pişkin müdavimleriyiz adeta. Üstelik sadece sadece gerektiğinde değil, yerli yersiz ve hiç çekinmeden düzenli olarak kullanıldığında insan görünümlü insanlardan kaynaklanan; can sıkıntısını, baş ağrısını ve siniri ve stresi yok denecek kadar azalttığını da biliyoruz bütün komformistliğimizle. Bu kolaycı imtiyazdan aldığımız kuvvetle önümüze çıkan ne varsa acımasızca yargılayabiliyoruz. Anlayış denen kavramı ise, dıdımızınn dıdısı uzaktan akrabalar olarak nitelendirdiğimiz için kırk yılda bi’düşerse düşer işte hatırımıza. Süper kahramanlıkların süperliğini ve kahramanlığını kendimize; sıradanlığı, basit yaşamayı ve acziyeti onlara yakıştırıyoruz aşağılayarak! Başkalarını suçlarken kullandığımız argümanların, yakıştırmaların, ithamların, inkarların ve iftiraların asıl muhataplarının bizler olduğunu göremiyoruz, görmüyoruz maalesef.

Bu çelişkiye, bu riyaya, bu adaletsizliğe dur diyecek birileri çıkmalı artık karşımıza. Yoksa… Yoksası yok olsun lan artık… Bizleri sarsacak, kat kat derinlerimize sakladığımız kirli bizle yüzleşmemizi sağlayacak; basit yaşayan, sıradan ve acziyetlerinin farkındalığında, vandal yürekli insanlar karşımıza dikilmeli ve Bob Marley gibi…
“Sen kim oluyorsun da benim yaşadığım hayatı yargılıyorsun!
Ben mükemmel değilim ve olmak zorunda da değilim.
Parmağınla beni işaret etmeden önce, ellerinin temiz olduğundan emin ol!” diye haykırmalılar yüzümüze acilen…Yoksa, dedik ya yoksası yok olsun diye !

T.s.k,