Gök kubbe altında söylenmemiş hiç bir söz yoktur, diyerek rol çaldı. Tartışmanın geri kalanında elini güçlendirmek, kozu kendi seçmek, blöf yapmak, taş çalmak niyetiyle. Gazoz da olsa ortada bir iddia yoktu ama olsun. Olsundu, onu gülümsetmese, tepeden bakmasına izin vermese yeterdi. Gerçi onun böyle bir niyeti yoktu, sadece keyifsiz bir şehirde, kifayetsiz bir çay içme niyetindelerdi pazar sabahında. Tavla isteyeyim dedi, en azından akıl oyunlarına bir son verir, umudu zara bağlar, en kötü ihtimalle yenilir, daha kötü bir ihtimal olan koltuğunun altı yırtılmış lafını bilerek yutarak tavlayı kolu altına alırdı. Ama ihtimallerle kafa yormayı da istemiyordu. İki çay diye bağırdı, kendileri gibi keyifsiz şehirde, bir türlü kifayet yükleyemediği okuldan arda kalan zamanlarda garsonluk yapan çocuğa.
-Eee, o zaman konuşmayalım mı?
-Gök kubbe ne zaman kurulur, ne zaman yıkılır. Her insan doğduğunda kendi gök kubbesinin temeli atılır, öldüğünde gök kubbesi başına yıkılır. Verdiği cevabın ciddiyetine kendi bile şaştı.
-Desene sana yağmur, kar, boran, yok, siz devletlinin yazı bizim hangi mevsimimize isabet ediyor.
-Dört mevsim yaşanıyor bende, hem ben kendi kendine yetebilen yedi insandan biriyim.
-Ağır abiliğinin de nedenini öğrenmiş olduk. Daha keşfedilmemiş zengin uranyum, titanyum gibi ağır metal kaynaklarından olsa gerek, esmerliğin de petrol rezervlerinden.
–-Hemen cıvıtma diyerek söz bombardımanından kaçtım. İnsan düşünen, konuşan bir hayvan değildir. Olsa olsa yazan bir hayvandır. Hayvanların konuşamadığını kim iddia edebilir, biz anlayamıyoruz diye konuşamıyorlar mı? Düşünmeseler nasıl yaşamlarını devam ettirecekler? Ama ben daha hiçbir hayvan divanı, romanı, öyküsü görmedim. Yazdıklarımız konusunda tekrara düştüğümüz doğrudur, Ali’nin dediğini elbette ki Veli’de demiştir. Lakin Veli’yi hayvanlıktan kurtaran Ali’yi kurtaramaz.
-Çok bilinmeyenli çok dereceli bir fonksiyon, çok da fonksiyonel.
-İnsanın evrimleşmesi, gelişmesi, Ferdi Bey’leşmesi, kamilleşmesi, sen seç işte birini. Daha önce söylenenlerin, yazılanların tekrardan yazılıp, söylenilmesi ile olur.
-Amerika’yı yeniden keşfetmek…
-Elbette ki yeniden keşfetmek, Amerika Amerikalılara bırakılamayacak kadar önemlidir.
-Gereksiz bir uğraş, uçak bileti varken sen buharlı gemiyle gitmekten söz ediyorsun.
-Hayır, önemli olan Amerika değil, coğrafi keşifler, Rönesans, reform, kapitalizm, Fransız Devrimi, barbarlık, sömürgeler… Mesele bunlar, Amerika’ya her gittiğinde yeniden tekrarlanıyor mu bu olaylar. New York hava alanına inen sayısız uçakla Amerika yeniden keşfedilmiyor, sadece bir kara parçasına ayak basmış bulunuyor insan.
-Peki domateste Amerika’nın keşfiyle gelmiş, sen en milli sebzemizi tüketmiyor musun?
-İşi sulandırma hemen, yazmak eşrefi mahlukatla, hayvan, bitki gibi bilumum canlı arasındaki en önemli farkdır. Yazılan, söylenen sözleri tekrardan keşfederek tekrardan insan olabilmektir. İnsanlığın sonu gene insanlıktır, ulaşacağımız son nokta başladığımız yerin çok uzağına düşmeyecektir, bundan emin ol.
-Yani, donunu düşünen sıçamaz diyorsun.
-Elbetteki, iki kişinin sıçtığı da hela değildir.
–
" Karga Tulumba da Denebilir! "