İçeriğe geç

Taşra Şarkıları I/VI

Perde açılır…Hava kararmaya başlamaktadır. İki grup da arabanın etrafında nisbeten daha az tedirgin bekleşmektedirler. Shrek az önce yaptığı gaf sebebiyle huysuz… Eşekse yabancı uyruklu buyruğunu bihakkın yerine getirmiştir; Wertherle birlikte çelimsiz bir köylü kızı da arabanın önüne gelir; üçü beklerler, Eşek de yanlarındadır.

Shrek: Ne utanıyolar, ne arlanıyolar, bi de adamın insicamı bozulduğuyla kalıyo yav… tövbe tövbe! Eşşeek?

Eşek: Efendim

Shrek: (karnavala yönelerek, duyacakları şekilde) Şu hayatta, 3 günlük ha 3 günlük 4ncüsü desen yok!, kız uşağı bambaşka bişey. Benim de kızım var; hem de Mimar Müdürü. Hey gidi, neyse, (bağırarak) Kızlarım! Gelin bakıyim yamaçlarıma… Eşşeek?

Eşek: Efendim

Shrek: Bunlar var ya; bunlar can ilacımız bizim can. Cennet bahçesinin gülü bunlar ya…(kollarını karnavala doğru açarak) Ya ben sizi seviyorum ya…

Eşek: Seversiniz efendim

Shrek: Bir baba şefkatiyle seviyorum ya…

Eşek: Baba şefkatiyle efendim

Shrek: Ya ben var ya; size aşığım ya…

Eşek: Aşıksınız efendim

Shrek: (çelimsiz kıza dönerek) Gel bakıyim buraya, sen kimin gızısın?

Eşek: O yabancı uyruklu

Shrek: Olabilir. Suç mu? Bizim gönlümüz yayla gibidir; açıktır: Şimdi ben, baba şefkatimle, bu kızımızı da çok sevdim. Yavrum sen hangi uyruktansın?

Kız duymamış gibidir. Neredeyse istiğrak halindedir. İçte içe yakarmaktadır. Shrek niyaz vaziyetini anlayamaz.

Shrek: Yavrum yoksa sen evden mi kaçtın, doğru söyle bana! Sen yabancı uyrukluydun da yerli yavuklun seni evlilik vaadiyle mi kandırdı? Bi cahillik mi etdin, nası geldin sen bi başına buralara…

Çelimsiz kız, irkilerek hipnozdan kalkarcasına uyanır, sersemler…

Kız: Ben, ben

Shrek: He sen! Şükür yav. Bi adam dinlenilsin de mi yani; başçavuşun cipi cırlamıyo burda. Eşşek?

Eşek: Efendim

Kız: Ben nerdeyim?

Shrek: Gızım, sen kimsin?

Kız: Orleans Bakiresiyim

Münasebetsiz bir ergen kikirdemesi, tedirginliğinden sıyrılmaya başlayan çeteler arasından yükselir.

Shrek: (Eşeğe doğru alçak sesle) Bak ben demiştim; bu kızcağızın başına bi hal gelmiş ya da gelir gibi olmuş. Hemen o yerli yavukluyu bulun bana.

Eşek:(kısık sesle) Bulup napalım efendim?

Shrek: Allah Allaah… Hortuma zincir sokup dövün!

Eşek: Ama şikayete bağlı suç efendim?

Shrek: Haa, o zaman üstünü kapatın.

Kız:(Şero Dağını ve kalabalığı görür görmez)”Ne mutlu ruhta yoksul olanlara çünkü göklerin egemenliği onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara çünkü onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara çünkü onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara çünkü onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara çünkü onlar Tanrı’yı görecekler. Ne mutlu barışı sağlayanlara çünkü onlara Tanrı oğulları denecek1.”

Kalabalık şaşırır. Neyse ki umum, dinler arası diyalog tartışmalarından şerbetlidir. Bir “Lem yelid ve lem yuled2.” şerhi düşerler. Kitle tekrar tavsamağa yüz tutar…

Shrek: Üstünü kapatın diyoruum…Hadisenize yaauv!

Yakınındakiler Mehmetemino’yu dirsekler, kolundan tutup ileri atmak ister. Karşı koyar. ‘Git lan git, ehl-i kitapmış oolum’ diyerek istihza ile teşvik ederler. Daha da gerilenir. Biri ‘bakireymiş’ deyip hepten utandırır, eleman kızarıp-bozarır, sesli gülüşmeler…

Shrek otoritesinin sarsıldığını anlayınca tekrar derin bir nefes alıp burnunu kapatır, gürültü kopar, maymunlar korkudan öleyazarlar ama gıklarını çıkaramazlar bu sefer. Her yan milkport olmuştur…

Shrek: İşte kurda sormuşlar boynun niye kalın

Eşek: Ne önemi var efendim, deveninki de eğri

Shrek: Eşşeek

Eşek: Evet efendim,

Shrek:(Kalabalığa tevcihen) O kişnemekten yüzü kızaran gelsin bakıyim buraya… Çabuk. Bi görülsün hele yurdumuza döviz bırakan turistlerin arıynan iffetiynen kişneşmek nası oluyo. Bakılmasın lan gelinsin, gelinsin dedik! Eşşeek

Mehmetemino mahcup mahcup yaklaşmaya başlar…

Eşek: Evet efendim

Shrek: Ne diyordum… Evet, bir baba şefkatiyle, kızlarım benim ya; can ilacı bunlar.

Kız: Yoksa hasta mısınız ekselans, sizin için göklerdeki babamıza dua edeyim…

Shrek: (Çeteleri elinin tersiyle tahfif ederek) Utanın lan davarlar utanın! Medeni memleket kızı işte, bi hal hatır etmek filan biliyor. Aferin gızım, baban göklerde ama sen bizim mülki sınırlarımızdasın artık. Adın ne senin?

Kız: Jean d’Arc, ekselans.

Shrek: Moldovalı mısın?

Eşek: Orleans’lıydı efendim.

Shrek: Tamam, Romanyalı mısın?

Eşek: Efendim Fransalı galiba…

Shrek: Biz de bugün hep Fransalılara çalışıyoruz.

Dayanamayıp Fransalı değil Fransız deyiverdi. Werther yandan böğrünü hışımla dürttü. Shrek’in gözleri üstlerindeydi.

Shrek: Gözüme batılıyo bak

Sessizlik

Shrek: Bak gözüme batılıyo diyorum

Werther, “Sana diyor sana, özür dile” diye uyardı fısıltıyla. “İyi de bana hitaben konuşmadı ki” diyerek diretti. “Lan Sen, diğerleri Albatros’un muhatabı olabilir misiniz ki size hitap etsin.” “Ya, sen?” “Beni karıştırma, ben döviz bırakıyorum.”

Shrek: Eşşek, utanmasalar gözümü çıkaracaklar ha!

Eşek panikler, cevap veremez.

Shrek: Buraya gelinsin.

Biz mi? Efendim biz burdayız zaten” deyince Werther tekrar sertçe dürtüp sözü almak üzere “Ekselans” diyerek reveransa başladı ki;

Shrek: (mimiksiz bir ifadeyle)Soyunun!

Af buyurun…”

Shrek: Soyunun…Eşşek;

Eşek: Evet ef

Estağfirullah ben niye sizin gözüne batayım şimdi lütfen.”

Werther: Ekselans sinirlenmekte haklı zira,

Shrek: SOYUNUN ULAN!

İkisi de enselerinden süzülen soğuk bir terle yutkunurlar…Perde kapanır.