İçeriğe geç

Yol Hikayeleri 3..

Yanlış masallarda büyüdük biz..Başkalarının masallarında, hayallerinde. Düşünmedik bir gün; kıssadaki hisselerin peşinde koştuk hep, ne kadar çok alırsak hisseyi o kadar büyük olacaktı payımız hayattan. Hissemiz kadar dolu yaşayacaktık hayatı. Farketmedik ki o hayat bizim hayatımız olmadı hiç, okyanusun hırçın dalgalarında başkalarının gemilerinde elimize tutuşturdukları haritalarla yol aldık sorgusuzca.

La fontaine’nin meşhur masalındaki gibi. Karganın ağzındaki bir dilim peynire göz dikmişti tilki. Kandırıyordu kargayı, şarkı söyletiyordu ve bir dilimcik peyniri alıyordu ağzından. Karga aptal, tilki kurnaz oluyordu. Bizde elimizdeki bir dilim peynire sahip çıkıyorduk sessiz kalarak.

Sahiden de böylemiydi? Kurnazlıkmıydı doğru olan, bir parça peynire tamah etmekmiydi akıllılık? Yalansa anlatılanlar, aslolan şarkı söylemekse…

Anlamayacaklar bir parça peynir peşinde koşan tilkiler, bizim bed sesimizle söylediğimiz şarkıları. Kıs kıs gülecekler arkamızdan belki, fakat şarkı sölemenin tadına varamayacaklar. Sahip olduklarını sandıkları büyük servetlerini korurken, bir parça peynire kapılıp dünyalarını onla doldurduklarını anlayamayaacaklar.

Cesaret edemeyecekler sevgiye, aşka, hüzne… Karunun hazinesi kadar sandıkları bir parçacık peynirleri kadar olacak duyguları. Hayallerine adım atamayacaklar, büyük sevdaları olamayacak , bülbüle özenecekler hep.
Neyin uğruna? Bir parçacık peynir.anlayamacaklar, hiçbir zaman, anlayamacaklar…

Gün gelip o dala konacağız, ormanda ne kadar tilki varsa toplayacağız altımızda. Bizi övmelerini beklemeden ağzımızdaki peynirleri atacaz tepelerine, başlayacaz bed sesimizle şarkılarımızı söylemeye. Avazımız çıktığı kadar bağıracağız, sesimizin kötü olduğunu bile bile, peynirsiz kalmak aç kalmak uğruna. Onlar kıs kıs gülerek, bir parça peyniri yerken biz şarkımızı söyleyeceğiz.

Sonra kanat çırpacağız daha yükseklere, daha uzaklara. Onlar anlamıyacak, hala kıs kıs gülecek arkamızdan, aptal bunlar diyecek. Biz mi? Bed sesimizle şarkılarımızı söyleyeceğiz…