İçeriğe geç

Psişik Mevzular 40, ” Lâ Rahate Fîd Dünya Kovboy! “

                                                                                                                      Bekleyecek bi’şeyi olmayanlara, kalmayanlara…

Semt sakinleri tarafından isabetli bi’unutkanlıkla kaybedilmiş parkın pek bi’asık suratlı bankında Ankara stili* ile oturmuş, not defterinin ırzına halet-i ruhiyesinin kamışı ile geçiyordu ki son model zembili ile tepesinde bitiverdiğini ancak fark edebildi. ” Yazık ” dedi ve oturdu, destursuzca. İstanbul stili** ile hem de… Asabı bozulmuş, uzleti sekteye uğramış, bütün aurası ürkmüştü. Ne yeri ne de zamanıydı. Kalksındı ve gitsindi. Yav, s.ktir olsundu gitsindi işte. ( İnsanı huzursuz eden, o sessizlikle örtülü gergin bekleyiş anlarını bilirsiniz Sn. Kamuoyu. Bu andan itibaren 3 saniye tutun)

– Birazdan s.ktir olup gideceğim elbet, ama nedir sizin derdiniz evlat?

– Oha!

– Terbiyenizi takınıp, soruma cevap veriniz!

– Hala oha amca!

– Ama titretirim bıngıldağınızı genç adam. Soruma cevap verin!

– Genç mi! orada duracaksın ihtiyar! Ne genci! 10.475 küsür yaşındayım. Kaldırımdan yürümekle yoldan yürümek arasında hiçbi’fark yok benim için. Bunu bil.  Kafa kâğıdım tam 4 kere değişti; medeni halim hiç. Benden başka kimsenin bulamayacağı bi’yere sakladığım Tanrım, binbir güçlükle steril tutabildiğim hayal dünyam, birazcık roman okuma hevesim, senin yaşın kadar uzun vadeli borçlarım, Tokyo metro ağı krokisini andıran karışık bi’kafam var. Altını çizerek söylüyorum: 10.475 küsür yaşındayım ve bekleyecek hiçbi’şi yok hayatımda.

– Yarını bekleyin ve bana bi’uğrayın o halde. Adım, Bayiden Hüseyin Amca***. Beni bulmak çok kolaydır. Semtte pantolonunun sağ arka cebinden gazete sarkan herhangi birine Bayiden Hüseyin Amca’yı nerede bulabilirim demeniz yeterli. Yarın. Dedi ve topukladı.

– Harbiden oha la!

– Duymadım zannetmeyin. Bi’daha olursa gerçekten titretirim bıngıldağınızı! Yarın. Geç kalmayın!

(Yarın saat 13:13, 1253 No’lu Ganyan Bayii)

– Geç kaldınız?

– Sağ arka cebinden gazete sarkan birini bulabilmek zaman aldı.

– Bunun hesabını yapmış olmalıydınız. Neyse, sadede gelelim. 10.476 küsür yaşındasınız, bekleyecek hiçbi’şeyiniz yok ve hala sol elinizin kime ait olduğunu öğrenebilmiş değilsiniz. Doğru mu?

– Doğru.

– Reçetenizi veriyorum!

– Ver. Aman, veriniz.

– Altılıya başlayacak ve düzenli olarak oynayacaksınız. Zira, beklenen her şey gelebilir. Fakat at gelmez. Gelmeyecek bi’atı beklemek sizin işinizdir artık.

– Atları severim. Kargaları daha çok severim. Kumarı sevmem.

– Kurallarınızı belirleyebilecek iradeye sahipseniz hayatınızda kumara yer yoktur.

– Sahibim.

– Gösterir nasılsa!

– Kim?

– Zaman.

– Haaa. Affedersiniz, anladım.

– Bundan sonra bu sandalye size tahsis edilmiştir Refik****. Camiaya bununla gireceksiniz.

– Refik kim?

– Siz değil misiniz?

– Değilim.

– Bence Refiksiniz.

– Bence değilim.

– Bi’daha düşününüz Refik.

– Olmaz. Düşünürsem Refik olurum.

– Çok güzel Refik oldunuz.

– Teşekkür ederim. Sayenizde.

– Sandalyeniz size çok yakıştı Refik!

– Bence ben sandalyeye çok güzel yakıştım.

– Biraz gevşeksiniz sanki Refik.

– Refik olunca olmuştur öyle.

– Neyse… Uzatmayalım.

– Peki, uzatmayalım.

– Tırnaksız Ahmet Bey*****, bültenlerimizi getiriniz lütfen. Akabinde, bizim havayı****** çalınız. Şimdiden teşekkür ediyoruz. Ben ve Refik.

O gün ve ondan sonraki günlerin handiyse hepsi bi’önceki günün kopyası olarak geçti. Bayideki yerlerini aldılar ve ilkeleri gereği sadece İstanbul-Ankara yarışlarına kupon kurup beklediler. Bu arada; Bayiden Hüseyin Amca’nın iki dişi düştü. O, insan neresinden şaşırıyorsa o organını kaybetti.

Bi’gün bana “ Bankınıza oturduğum ilk gün defterinize yazdıklarınızı hatırlıyor musunuz Refik?

– Şimdiyi bi’atlatsam sonra diye bi’şi yok. Sonra, sonra olduğu vakit düşünülür zaten. Ama şimdi zor, nasıl da zor! –

Anlaşılan atlatmışsınız Refik. Peki, şimdi bana şimdiyi anlatabilir misiniz? “ diye sordu. Sustu. Bu, tabii ki hayır demekti. Anladı. “ Peki “ dedi ve ekledi “ Bana şimdinin tasalludundan kurtulabilen birini gösterebilir misiniz? “. Sustu. Bu tabii ki artık imkânsız demekti. Onu da anladı. “ Öyle birini tanıdınız demek. “ dedi çünkü. “ Öldüğümde bunun bilgisini size bi’şekilde ulaştıracağım Refik. Muhakkak bekleyiniz! “ Dedi.

Refik, Bayiden Hüseyin Amca’nın hipodromda geçirdiği kalp krizi neticesinde 10.682 küsür yaşında öldü.

Refik, ceset haliyle hala atları; ama Refik olmayan tarafıyla O, Semt Sakinleri tarafından isabetli bi’unutkanlıkla kaybedilmiş parkın pek’bi asık suratlı bankında Ankara stili ile oturmuş, Bayiden Hüseyin Amca’nın öte dünyadan O’na ulaştıracağı bilgiyi bekliyor.

T.s.k,

IMG_20140526_213315

* Sırt dayama kısmına kaba etinizi, kaba etinizi yerleştirme bölümüne ayaklarını yerleştirerek gerçekleştirilen bankta oturma pozisyonu.

** Bildiğiniz bankta oturma pozisyonu.

*** Künyesi hakkında geniş bi’malumat yok. Takıldığı 1253 No’lu Ganyan Bayii adıyla anılır. Bayiden Hüseyin Amca’nın yeri. Sadece İstanbul-Ankara yarışlarına kupon yapar. Tuttuğu atı ölümüne takip eder ve her ne olursa olsun kuponunda yer verir. Her yarış öncesi mutat meselini terennüm eder: ” Lâ rahate fîd dünya Kovboy! ” Kupon kurgusu ileri düzeydedir. İlkeli oyun anlayışı ve zamansız ölümüyle şöhreti hala semt sakinlerinin dilindedir. Beklenti oluşturma hususunda üzerine yoktur.

**** Evliyazade Refik Efendi

***** Bayiden Hüseyin Amca adıyla anılan mekânı işleten sıradan bi’işletmeci. İktisadı; ağzından üflediği sigara dumanını burnunu kullanmak suretiyle geri çekebilmek olarak tanımlar. Zayıf, kambur, gözlüksüz.

****** Ekseriyetle Rumeli Türküleri