İçeriğe geç

Psişik Mevzular 34, ” Kelimesizler “

969901_562903033775255_331746573_n

” Yazı, soğuk sıcak, yağmur çamur demeyip ellerini ceplerinden hiç çıkartmayanlara ve de karşıdan karşıya geçerken önce soluna sonra sağına sonra tekrar soluna; yolu tam ortalamışken dönüp bi’de arkasına bakanlara, yani Kelimesizler’e ithaf edilmiştir. “

– Bütün kelimelerini yıpratmış bi’adam olarak konuşuyorum şimdi. Başka türlü anlaşılma ümidi bulamadığım için bu yolu seçmiştim halbuki. Ya kelimelerimi kullanarak kazanacaktım ya da kelimelerim tarafından kullanılacak; rezil olacaktım. Kelimelerimi kullanmayı tercih ettim. Sonuç şaşırtıcıydı; kazanamamıştım. Kaybetmemiştim de ama kelimelerim… Kelimelerim yıprandılar. Aslına bakarsan hayat bu ikilik arasında sıkışıp kalmamı istiyordu ya da ben öyle anlamıştım. Bense bu sevimsiz durumu samimiyet ve masumiyetimle alt edeceğimi düşünüyordum. Olmadı. Şimdi, kavram bakımından hayata yüklediğim anlamı boşaltmaya çalışıyorum; çünkü bu haliyle hayatı hiç beğenmedim. Birinci seçenek denenmişse eğer ikinci seçenek ancak üçüncü bir seçeneğin sunulması halinde gerçek bir seçenek olabilir, aksi dayatmadır. Üçüncü seçenek yoktu. O da yoktu. Haliyle bu hayatı hiç beğenmedim!

– Ne diyorsun, daha doğrusu ne demek istiyorsun?

– Yaşadıklarımın onunla hiçbi’alakası yokmuş, demek istiyorum. O karşıma çıktı diye renk kazanmadı görebildiklerim yahut O var diye somutlaştırmadım göremediklerimi zihnimde demek istiyorum. Kendimi derin dondurucudan çıkarılıp güneşin altına bırakılmış mısır koçanı gibi gevşemiş hissedişim O hayatıma girdi diye değil demek istiyorum. Bi’kalıp tam yağsız beyaz peyniri andıran asık suratım, O’nun hayatımı s..meye başlamasıyla beraber tebessüm kazanmadı demek istiyorum. O daha ortada yokken zuhur etmeye başlamış bendeki sevme eğilimi demek istiyorum. Üstelik kişiye özel olmayan bir sevgi bu. Otun böceğin bile nasibini aldığı bir sevgiden bahsediyorum; aksi halde kedilerin dahi sevimli görünmelerini başka türlü nasıl açıklardım kendime demek istiyorum. Meğer bi’takım tarif ve tasvir edilemez güçlerin etkisiyle kendimi sevmeye hazırlıyormuşum demek istiyorum. O, sadece bunun üstüne geldi demek istiyorum. Her neyse işte, O ortaya çıktı ve usul usul sevmeye başladığım şeylerin yerini almaya başladı hatta deyim yerindeyse emeksizce sahiplendi demek istiyorum. Bi’süre daha beraber takılmanın vermiş olduğu alışkanlıkla iç dünyamda ondan çok önceleri meydana gelen hatta mevsimsel olduğuna şimdi kanaat getirdiğim değişikliklerin hepsini hiç hakkı olmamasına rağmen onun varlığına bağladım demek istiyorum. Her şey olup bittiğinde kendi ellerimle Onu, her şeyin yerine koyduğumu fark ettim demek istiyorum. Tamam tamam, söylediklerimden ötürü fazlasıyla fatalist bi’tutum içinde olmakla suçlanabilirim ama insanlık tarihinin en büyük yanılgısını ‘kader’ mekanizmasının yardımı olmadan açıklamaya çalışmak mümkün mü?  Fakat yapacak hiçbi’şey kalmadığında top daima kadere atılır. Bu böyledir.

– So…

– Sonra ne mi oldu? Gitti!

– Ne..

– Neden mi? Nedeni yok. Sadece yapması gerekeni yaptı.

– Başka bi’şey yapılamaz mıydı yani gitmek dışında?

– Yaptığı kelimenin tam anlamıyla bambaşka bi’şeydi zaten…

Gidiyorum, gelmek üzere.

T.s.k,