İçeriğe geç

İnecek Var! Yazılar

Carga la Tromba Edebiyat !

Psişik Mevzular 58, ” Uyur Bu Şiir “

İndirgemişken aramızdaki en uzak mesafeyi rüya hızıyla Masa taklidi yapan bi’masala Ve kapmışken üstelik en başrolleri en büyük yönetmenden Olmadı. Oysa bırakabilirdik üstesinden gelemediklerimizi yüz üstü gelecek şekilde talihe Öyle derdi Koca Herif, bilir çünkü o Uyuşmuş zihin, parçalanmış dikkat, buğusu kıvamında göz Zor uyudum erken uyandım, Gerçi uyumadan da uyandım çok kere Yürürken de uyandım bi’kere, Pespaye bi’yıldız kaydı sanki benim için gökte o an Şöyle azcık kenara çekildim ben de, nedensiz Sirenleriyle birlikte çıldıran ambulans misali Kırmızı mavi Geçip gitti yanımdan gölge yahut yel gibi; zaman Unuttum sonra Gölgesini gördüm de unuttum. Derimde hissettim ürperdim. Takip etti bunu peşi sıra mucizeler; Zambiya Afrika kupasını aldı Gözümün önünde bi’meczup açlıktan güldü ihtimal öldü  Ve ben bi’densizlik yapıp, bensizin biri…

Psişik Mevzular 57 “Ne Vakit’siz Şiir “

Ceset olmadığımızı kim iddia edebilir? Ve değişebilir her şey ansızın ve bıçakla kesilir kadavralar… Şehirde ki bütün saatler 9′ u gösterdiği zaman… İşte o zaman, dirilir ruhlarımız derinlerden, diplerden… Belki bi’apartman dairesinden, belki lüks bi’yalıdan, belki bi’gecekondudan veya Yayla evlerinden koşarak geliriz güneşe tık nefes, vazifelendirilmek üzre… Kuşçubaşı çöllere küsmeden, Ve Enver’i ayırmadan hayallerinden Yahut Gazi Paşa’yı Anadolu’ya göndermezden hemen evvel Mesela Kaptan’ı “Kim Kaldı”  şiiriyle anlayınca ve sevince… Mesela debili bi’huzme gibi perde aralarından, Oyuk ve çatlaklardan sızan su gibi mesela; Haber vermeden aynı zamanda rahatsız etmeden Sızar ve dolarız her deliğe, köşeye, kuytuya… Herkesin göremeyeceği, görenlerin gözlerinin kamaşacağı Fikirler saplanır sadağımızdan idraklere…  Uyananlara söyleriz sessizce, Ve sadece uyananlar haberdar olur kesafetimizden ve taşkınlığımızdan… Taşarız behemehâl… Şehirde ki bütün saatler 9′ u…

Psişik Mevzular 56, ” Kendisiyle Arası Açılan Adamın Serencamı “

Gasteci: Farklı görünüşünüzü eleştirenler hakkında ne düşünüyorsunuz? Lady Gaga: Gülüyorum onlara, hepsi birbirine benziyor! Ben: Hay gagasını öptüğümün Lady’si, ne güzel dedin öyle! Lady Gaga: Mersi canım. Kendiyle Arası Açılan Adamın Serencamıdır! İlk çocukluk günlerinden, kartlaşmaya başladığın şu günlere dek, gerek hısım akraba, gerek yakın ve gerekse uzak arkadaş çevren tarafından bilinçli yahut bilinçsiz bi’şekilde hep birilerine benzetildin. Davranışlarına bakarak kimin iyi, kimin kötü niyetli olduğunu anlaman zordu, zaten sen de anlayamadın. Müspet manada bile olsa herhangi bi’benzetilmenin sinirlerini fena halde yıprattığını; kimseye benzemediğini hatta kendinle dahi bi’benzerliğinin bulunmadığını çok iyi biliyordun; fakat bi’tek sen biliyordun. Onların gözünde sen, hep arka sıraların öğrencisiydin. Bu yüzden pek duyulmadı sesin. Zaman zaman duyurabildiğin anlarda oldu elbet. O zaman da -bu çocuk kime…

Psişik Mevzular 55, Gerçekten Şahane Çorap Giyiyorsun!

Bana çiçek gönderme Bir kuş ağacı gönder Dallarında gezinsin Kül rengi güvercinler Konsunlar yastığıma Uyutmak için beni Sırtlarında kuş tüyü Gagalarında ninni Ülkü Tamer Uykuyla ve Kendiyle Arası Açılan Adamın Kendine Serzenişidir! Şahane ahkâm kesiyorsun. Öyle ki kestiğin her ahkâm faiz oranlarını tavana, borsayı tabana iteliyor. Tahrip gücü yüksek parça tesirli ahkâmlar… Fakat uyuyabiliyor musun? Uyuyamıyorsun. Hava sıcaklığı ne olursa olsun yorgansız uyuyamıyorsun. Ayağın çoraplıysa da uyuyamıyorsun, oda kapısı açıksa da. Ortam çok sessizse uyuyamıyorsun. Keza ortam çok gürültülüyse de uyuyamıyorsun… Efendine söyle; ayakların içten içten yanıyorsa da uyuyamıyorsun, dıştan dışa donuyorsa da. Hâsılı; yazacaksan uyuyamıyorsun, okuyacaksan uyuyamıyorsun, seçim geceleri uyuyamıyorsun, düşünüyorsan uyuyamıyorsun, kaçta uyanacağın belliyse asla uyuyamıyorsun, uyuyanlar aklına geldiğinde de uyuyamıyorsun. Bazen saydığın bütün bu koşullar sağlanmış olsa bile…

Psişik Mevzular 54, “Rakıyı Hep Çay Bardağından Yudumladılar “

Pala Ragıp ( nam-ı diger Koca Herif ), Kamalak Ali, Pıtırcı Memmed, Ayı Hakkı, Eczacı Mustafa, Albay ( rivayet o ki adını bilen yoktur ), Camgöz Sıtkı, Heyhey Özcan, Kandan Vedat, Habeş Mustafa, Köfte Erdem, Dolma Memmed, Artiz Kemal, Doktor İbrahim ve Komünist Hoca… Bir dönemin şahsiyetini tamamlamak adına hayatlarını kardeşçe paylaştılar ve rakıyı hep çay bardağından yudumladılar.  Ankara’da doğdular. İlk kahveye çıkış, saçları geriye doğru ilk tarayış, yeni yeni terlemeye başlayan bıyıkları ile ilk kavga hep Ankara’da, hep, hep birlikte oldu. Dağılarak Ankara’nın dört bi’köşesine Neşetle gönül dağlarını eritip, Bedia Akartürk ile kesik çayırı biçtiler. Ankara’da öldüler. Siyaseti sevmediler ve sandığa gitmediler. Öyle ki; 80 ihtilalini bile sadece zamanlaması bakımından eleştirdiler. Onlara göre sokağa çıkma yasağı ile av zamanı…

Psişik Mevzular 53,”İn-leyen Hayatlar Senfonisi”

Bilenler bilir, hep beni bulur böyle şeyler… Böyle şeyler, bilenler bilir ki beni bulur hep. Hep beni bulur böyle şeyler bilenler bilir yani… Akla hayale gelmeyecek yerlerde, kimsenin ihtimal dahi vermeyeceği olağanüstü kısıtlı zamanlarda ve çoğu zaman perişan bi’haldeyken karşıma çıkar hep böyle şeyler. Karın ağrısı şikâyetiyle hastaneye gittiğimde de bulur, gecenin bi’vakti şehrin unutulmuş bir köşesinde unutulmuş bi’bankta oturup çekirdek işlerken de bulur. Dahası şehirlerarası yolculuklarımın ihtiyaç molalarında bile bulduğu olur. Kısaca bulur da bulur. Nedense hep aramadığımda bulur, aradığımda sırra kadem basıp kaybolur. Böyle şeyler hep böyledir zaten. Artık böyle şeylere sebep aramak uğruna kafa patlatmıyor ve sonrasında yaşanan gerilimlerin veya gelişmelerin üstünde durmuyorum. Hepsinin birbirini tamamlar nitelikte ki tekrarlardan ibaret olduğunu biliyorum çünkü. O yüzden şu anda…

Psişik Mevzular 52, ” Kim Belkemiğinde Tatlı Bi’Üşüme ile Yaşamasını Sevmez ki? “

Mustafa Deve isimli şahıs, üzerine sinek konan bi’ineğe bu ne? diye sorulduğunda tereddütsüz sinek diyecek türden bi’insandı ve asma gölgeli mahalle kahvesinin en ücra köşesinde, isminin ve cisminin zerre kadar önemli olmadığı eşşek kadar üç adamla eşli batak oynuyordu. Ha bu arada sigarasının külü kendi kendine döküldükten sonra kül tablasına çırpan insanlardandı da kendisi aynı zamanda. Üstelik eşli batak oynamasını bile bilmiyordu. Daha doğrusu eşle yapılan hiçbi’şey bilmiyordu. Doğduğu günden beri yalnız yalnızları oynuyordu. Asma gölgeli mahalle kahvesinin diğer ücra köşesinde ise adının sonradan Mehmet Hamit Canırmak olduğu öğrenilen seyyah görünümlü bilge, uzun uzun baktığı Revue cep saatinden gözlerini ayırdıktan sonra ayağa kalktı ve önündeki armut koltuklara yayılan güneş gözlüklü, papyonlu, takım elbiseli seçkin topluluğa! hitaben aşağıdaki cümleleri sıraladı peşpeşe:…

Psişik Mevzular 51, ” İşkem-Beden Eğitimli S-ayıklamalar “

İşkem-Beden Eğitimli S-ayıklamalar – Sabahları işe giderken karşılaşmamız için özel çaba harcayan ve her sabah istisnasız aynı cümleyi kuran ( ohhh yee hayat sana güzel valla ) üst komşumuzu süpürgenin sapıyla sırtına vura vura ve “ sahiden böyle mi düşünüyosun? ” diyerekten sokağın başına kadar kovalayacağım günün hayali ile heba ediyorum en güzel çağlarımı…  – Ekseriyetle herkesin başına gelebilir denilen cinsten olaylar neden ilk benim başıma gelir ki? – Yapacak hiçbir şey bulamazsın. Bazen yapacak hiçbir şey bulamamak normaldir. Tatlı bi’ağırlık da çullanmışsa üstüne uyuyayım bari dersin. Uyuyayım bari demek normal değildir. Uyumak normaldir. Aceleyle girersin yatağına. Yatağa girmek normaldir, aceleyle girmek değil. Tam o sırada küçük abdestin küçük küçük gıdıklar ya hani. Öyle sinir edici bi’şiddeti vardır ki yapmasan…