İçeriğe geç

İlkeleri Kuşatılmamış Şiir

Dur, şurada akşamdan kalan yarım saatlik uykum var.
Zehretme! Bilmiyorum o meseleleri.
Gözlerimle girmişim derde, bir de sen üstüne,
Tamam, ağlama, anlatırım bir perde.

Önce kuşatır seni baştan aşağı karanlık,
O kavramadan seni, tutmalısın nefesini.
Korkularından vazgeçeceğin kadar uzun,
Güven duyacağın kadar da zifiri.

Sonra suyun intiharıdır, senin hayat sebebin,
Düşen her yıldırım, rastlayacaktır bedenin,
Üşüyüp, kuruyup mahçup olunca dilin,
Kelimeler çürüyecek, dökülüp kum olacaklar.

Berduş değilsin, baksana zincirine?
Verilse kanatların, uçar mısın? Söyle!
Şefkati yazma, sınama; belki varoluşuna sebep,
Suyumuza karışmamalıydı, tek damla mürekkep.

Merhametini dert etme, o hep şu dağın ardında,
Kör olan sen değilsin, senden gayrı her nokta,
İki gözünün arası, belki biraz daha yukarda,
Esir almadan seni, teslim ol. Kıpırdama!

Bilirsin, zamanı hapsedemez gizlersin.
Sonra gölgelerini sarıp, tekrar izlersin.
Süreçlerini açıklamak mümkün olmadığı için,
İki ucu birbirine bağlı, uzunca bir sicim.

Sabitsiz hareket olmaz, hareketsiz de zaman!
Dişlilerine dikkat et sıkışma, aman!
İki tarafını dışarıdan sırladığın an,
Aynılar birlikte, bir olup susacaklar

Dur, şurada uykumdan ne çok çaldın!
Beni dipsiz bir kuyuya ipsiz saldın…
Ne gözlerimde perde ne de gözlerim bende,
Sorularını yine soruya soracaktın.