İçeriğe geç

Gezi Parkı Eylemlerine Dair… Meraklısına…

yeter-artik-ya-polis-cagricam_455445   Saatlerdir uyumak için kıvranıyorum, mümkün olmadı. Yazmak için sabahın ilk ışıklarını bekleyemedim. Bu siteden yazılarımı takip edenler bilir, nüktedan yahut hikâyet ederek yazmaktayım, yazmaktayız. Ancak bu sefer, affınıza sığınarak, çok doluyum ve olduğunca yazmak niyetindeyim.

Sevgili okuyanlarım, ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim, arkadaşlarım… Gezi Parkı olayları kulağımıza ilk ulaştığı anda, azgın kapitalizme bir çift lafımız vardı, sosyal medya aracılığı ile ettik. Lakin ertesi gün iş çığrından çıktı. Polis, hepinizin malumu mu bilmiyorum ama, öyle bir şiddet uyguladı ki; insanım diyenin yüreği parçalanırdı. Benim parçalandı. Site aracılığı ile zulme dair yazıyı da o sebepten yayınladık. Ve arkası gelmez protesto gösterilerini arkası gelmez polis şiddeti izledi. Biz izlemedik, yaşadık. Bileniniz bilir, başımdan çeşitli badireler geçti benim. Ama başıma gelen badirelerin hiçbirisinde başımı yastığa koyduğumda ağlamadım. Hiçbirisinde yatmanın inandıklarıma ihanet olduğunu düşünmemiştim. İlk defa yaşadım bu duyguları. Size uzun uzun yaşananları, yaşadıklarımı, yaşadıklarımızı anlatacak değilim. Görmek isteyene meydanlar sonuna dek açık. Merak edenler, benden dinlemek isteyenler de bana bir şekilde ulaşır. Derdim apayrı…

Destek verdiğim eylemin başlarında olumlu yahut olumsuz bir tepki yoktu. Sosyal medyada bilenler, anlayanlar yazıyordu. Meydana iniyorlardı. Hiçbir hakaret yoktu. Ötekileştirme yoktu. Etiketleme yoktu. Ne zaman ki, bir açıklama geldi Balgat’tan, işin rengi değişti. Protestoculara ağza alınmadık küfürlerden tutun da, inandığımız değerleri savunmadığımıza kadar… İşin tadı kaçtı.

Şimdi soruyorum size okuyanlarım, ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim, arkadaşlarım… Homojen bir yapısı olmayan ve sadece –yazının sonunda ne olduğunu ilan edeceğim- asgari müştereklerde buluşmuş, örgütsüz/teşkilatsız, yaş aralığı muazzam geniş bir kitlesel hareketi bir terör örgütünün ve ya sol grupların başını çektiğini nasıl ve neye dayanarak iddia ediyorsunuz? Bu iddianızla, hâlâ eyleme destek veren kardeşlerinizi niçin yaralamaktasınız? Allah niçin bizim belamızı versin? Takındığımız tavır ve irade, niçin öteki? Bu anayasal temelli ve meşru eylemler niçin marjinal?

Uzatıyorum sorularımı… Biz son sözümüzü söylemedik ile başlayan ve başını bizim çekmediğimiz hiçbir eylemin içerisinde yer almayız diyen sizler… Devlet memuru olanlarınız Kamu-Senli misal… Niçin greve de, masaya da KESK ile oturuyorsunuz? MHP’ye gönül verenleriniz mesela… Bir hafta öncesinde ülkücülere katil diyen Rahşan Ecevit’e rağmen, DSP ile koalisyon kurulmasını nasıl açıklıyorsunuz? Daha uzatmayayım bu sorularımı, yazı çok uzayacak yoksa…

Karşınızda örgütsüz/teşkilatsız ve homojen olmayan bir yapı var. Ve siz bu yapının içerisinde sol grupların olmasını bahane ediyorsunuz. Homojen ve aynı fikrin peşinde olan iki kişinin bile çoğu zaman uzlaşamadığı ve aslında asgari müştereklerde buluştuğu bir ortamda, aynı ülkede yaşayan insanların tek bir amaç için bir araya gelmiş olabilme ihtimali hiç yok mu sizce? Kaset skandalı patlak verdiğinde onlar çürük elma, biz böyle değiliz derken, eylemlerin içerisinde taşlı, sopalı üç-beş kişinin çürük elma olduğunu niçin ısrarla kabul etmiyorsunuz? Amaçlarının sadece bu meşru eylemi baltalamak olduğunu niçin görmüyorsunuz? Halkına bu denli şiddet uygulayan polisin, sivil bir şekilde bu vandallığı yapmamış olabileceğine ne kadar eminsiniz? PKK var diyorsunuz eylemlerde, nerede? PKK’nın yoğun olduğu şehirlerde bu eylemlerden hiçbirisi olmadı, olmuyor.

Sanırım, eylemcilere takındığınız üslup ile anlamaktayım ki; siz bu eylemi hiç anlamamışsınız. Katılmamış olabilirsiniz eyleme, desteklemiyor da olabilirsiniz ama saygı duymak zor olmasa gerek değil mi bizlere? Biz sadece fikirlerimize saygı duyulsun istedik. İşte buydu bütün mesele… Bastırılmayalım, tek tipleştirilmeyelim, kamu gücü ile şiddete maruz kalmayalım. Sanırım ya biz anlatamadık, yahut siz bizi gerçekten hiç anlamadınız.

Her şeye rağmen ben hepinizi çok seviyorum. Sizi sevdiğim için ve bir gün inandıklarımı gerçekleştirmek için de polis devletinde yaşamamak için hep mücadele edeceğimi bilmenizi istiyorum.

Not: Kardeşimle bana, biber gazı kapsülü atmak maksadıyla o mekanizmayı doğrultan polisin görüntüsünü de ömrüm boyunca unutmayacağım.