İçeriğe geç

Ölü sayısını söylemeye dilim varmıyor!

 

İçimde fırtınalar kopuyor.

Genelde böyle derler ama benim haleti ruhiyemi anlatmakta yetersiz kalıyor. O yüzden yüksek müsaadenizle bir değişiklik yapıyorum.

İçimde depremler oluyor.

Galiba bu yerli yerine oturdu.

İçimdeki düşünceler de sallandıkça yerine oturuyor.

Deprem deyince insanın içini garip bir ürperti alır. Bana hep deprem aklıma gelince komik gelecek ama dışarı çıkmak değil de binanın en üst katına çıkmak mantıklı gelmiştir. Olası bir yıkımda en üstten pencereden adımını atarsın çıkarsın diye düşünmüşümdür. Ya bina yana yıkılırsa derseniz! Hayırlısı…

Gazetelerde manşetleri kim atıyorsa oldukça başarılılar bu konularda. Hemen yapıştırıyorlar: “ Ölü sayısını söylemeye dilim varmıyor!”. Ayrıntıları okumadan önce dedim herhalde devlet yine Uludere’yi bombaladı.

Cehaletime bakmayın. Hastaneyi evim belledim son zamanlarda. Evdeyken bile sorana gayrı ihtiyari olarak hastanedeyim diyorum. Şimdi mi? Şimdi de hastanedeyim. Hatta yarın da buradayım. Beklerim! Her saat çayımız da size ayıracak vaktimiz de olur.

Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri…

Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri var Üsküdar’da bilir misiniz? Hani şu İstanbul’un fethini gören Üsküdar’da! Hey gidi Üsküdar! İstanbul daha İstanbul olmadan sen bizimdin, biz senindik.

Hani derler ya sosyal paylaşım sitelerinde afili cümleler kuranlar: Kadın dediğin İstanbul gibi olmalı! Fethi zor Fatih’i tek!

Diyeceksiniz ne oldu sana diye bu paragrafı okuyunca ama erkek dediğin de İstanbul gibi kadını fethettiğine göre Fatih gibi olmalı sonucunu çıkarmadan edemiyorum. Fatih gibi pek çok yeri fethetmeli, sonra İstanbul’u ve sonra da yine fethe devam. Muhteşem Türk aklı! Yaşasın Muhteşem Süleyman!

Neyse Üsküdar, sen bir ana gibi bizleri bağrına basarken, İstanbul orada naz mı yapıyordu Fatihine? Yahya Kemal yüzünden mi yoksa yüreğimi oraya bırakıp geldiğimden mi bilmiyorum ama iddia ediyorum ana gibi yar, Üsküdar gibi diyar olmaz.

Alışveriş…

Bugün Cuma hutbesinde Regaip kandili hatırlatıldı. Unutmayın! Haftaya Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece Regaip Kandili! Normal zamanda namaza bir birim sevap varsa, o gece daha çok birim sevap kazanacaksınız. Ramazan ayı da geliyor ki yaşadık.

Yanlış anlaşılmasın! Ya da anlaşılsın yahu ne yapalım?

Depremden korkuyor musunuz? Bence korkun! Ama korktuğunuzla kalmayın. Şimdi mühendislere ve müteahhitlere seslensem buradan, hiçbir şey değişmeyecek. Fakat ben yine de üzerime düşeni yapıyım. Değerli müteahhitler, binaları ne olur sağlam yapın, deniz kumundan ancak kale olur, apartman yapılmaz. Şimdi gidin sigorta yaptırın desem siz de Türk Milleti’nin bir ferdi olmanın şuuru ile bana “ Yahu olacağı bile meçhul bir deprem için o kadar para mı ödeyeceğiz” diyeceksiniz. Boş verin! Benim çözümüm hazır aslında.

Aziz Mahmut Hüdayi hazretlerini ziyaret edin!

Ne de olsa mübarek, benim kabrimi ziyaret edenleri denizde boğulmaktan,  ateşte yanmaktan, enkaz altında kalmaktan koru diye Allah’a yakarmış.

Kısacası depremi sadece maddi hasarla atlatmanın formülünü ben buldum. Büyükşehir Belediyesi başta İstanbullular(ikametgâhı İstanbul’da olanlar) olmak üzere herkesi bedava türbe ziyaretine götürsün. Bu ziyaret ülke geneline bir an önce yayılsın.

Ne kadar kârlı alışveriş!

Alışkınız sınav zamanı kalem, normal zaman anahtar sürmeye türbelere, kimse yadırgamaz merak etmeyin.

İçimdeki deprem mi?

Şimdi birileri aforoz edecek, putperest filan diyecek diye korktuğumdan değil de, yeni hasta geldiğinden bir noktalı virgül koyalım ki devam etmeye yüzümüz olsun.

Bu alışveriş işi burada kalmayacak haberiniz olsun.

Selam ve dua ile…