İçeriğe geç

Çocukluğumun Beşiktaş’ını Geri Verin Bana!

Hep derler ya halkın takımı diye, eksiktir aslında. Beşiktaş hakikatın takımıdır. Elbette bütün ezilenler, haksızlığa uğrayanlar Beşiktaşlı değildir, amma bütün Beşiktaşlılar haksızlığa uğrayanlardan, ezilenlerden oluşur.

Bir adam Beşiktaş’tan bahsediyorsa, halkından bahsediyordur. Elleri yumruktur, gözleri çakır… Futbol fanatikliği derler adına:

“Ülkenin onca meselesi dururken, üç lafından ikisi futbol, yakışıyor mu sana?”

Bir tebessüm belirir dudağında,

“Çocukluğumun Beşiktaş’ını geri verin bana…”

Anlamazlar.

“Bir derdim var” dersin,

“Ölmeden mezara koymayın” dersin,

Formasında ter olmaya, Beşiktaş ile ölmeye gidersin, bir İngiliz holiganı gibi bahsederler senden, susarsın.

Hâlbuki postallarıyla bir devire yön vermeye kalkanlar sana apolitik bir gömlek giydirdiklerinde, Rahmetli’nin birisi “Beşiktaş Nasıl Kurtulur?” deyu buyurmuş, Tatar Ramazan gibi bu oyunu nasıl bozacağını böylece anlamışsındır çoktan. Tanrı’ya şirk koşan dünyanın sözde ilahlarından birisi 3F’nin birisine futbolu oturturken, Beşiktaş’ı bilmediğinden hata etmiştir. Hâlbuki Beşiktaş halkı uyutan değil, uykudan uyandırandır.

Bir otobüste yanlış durağa giden bir adamın “inecek var” demesi kolaydır. Ancak bir trenden haykırıyoruz biz: “inecek var” diyoruz rotanın uçuruma gittiğini görerek. Deliyiz biraz anlayacağınız, harbiden Beşiktaşlıyız.

Beşiktaş dediğimizde, siyah ve beyaz diye haykırdığımızda, 4-3-3’ü yazdığımızı sanmayın. Hakikati yazıyoruz sadece.

Gerçekleri dosdoğru yazmaktan korktuğumuzdan değil, sakın öyle bir anlam da çıkarmayın. Yalnızca Beşiktaş’ı yazıyoruz, gerisini karıştırmayın.