

İntikam hayattaki nadir tatlardan. Evet, çünkü acı da bir tat. Denenmesi gereken demedim, dikkatinizi çekerim. “O bana şaka yaptı, intikam!” ya da “Sevgilim beni terk etti, gününü görecek!” şeklinde bakmayalım. Küçük bir örnekle açıklayalım. Meraklanmayın filmi anlatmayacağım. Sadece basit ve alelade bir girizgah.
Dürüst bir insansınız. Hayatınızda yalan söylemediniz, kalp kırmadınız. Tam bir iyilik meleğisiniz. 10 ve 16 yaşında iki kızınız var. Güzel bir eşiniz, iyi bir işiniz vs. Akşam eve gitmek için işten çıkıyorsunuz. Arabanızın sileceğinde bir not. Ve notun yanında bir cep telefonu. Notta şöyle yazıyor. “ Araban benim. Evin benim. Karın, kızların, tüm hayatın benim. Benim olanı almaya geldim.” Hemen ardından telefon çalıyor. Panikliyor ve kimsin sen diye bağırıyorsun. Cevap net. “Arabamı on saniye içinde patlatacağım. Evine yetişmen içinse 10 dakikan var.” İnanıyor ve uzaklaşıyorsun. Araban hakikaten patlıyor. Artık endişelenmen gereken daha önemli şeylerin var. Koşmaya başlıyorsun. Evine vardığında kapıda bir kağıt asılı. “Geç kaldın”. Kapı aralık. Eşin kanlar içinde yerde. Onun yasını tutmaya zamanın yok. Kızlarını arıyorsun. Evde kimse yok. Video oynatıcının üzerinde bir compact disc. Yerleştirip oynata basıyorsun. Kızların…
Bu olay kurgunun başlangıcı, ortası ya da online casino sonu olabilir. İşi basitlikten çıkarıp karmaşaya ve arap saçına çevirmek evladır sinema sektöründe. Siyah ya da beyaz yerine grinin tonlarında geçer hayat. Bu gerçeği işleyen filmler gişede olmasa da gönüllerde taht kurar.