İçeriğe geç

Yazar: Mustafa Buğra Kayhan

Psişik Mevzular 46, ” Önemi Olmayan Küçük Yanlış Anlamalar! “

6 Mayıs 2014 Pazartesi, 8373’ten telefonuma düşen mesaj: “ Yağı kemiğine bürünmüş oğlak mevsiminin son demlerini yaşadığımız bu günün akşamında, tabii ki Bakan’ın Ganyanda ve dahi İstanbul yarışlarının son ayağına müteakip toplanıyoruz. Mavra büyük. Dünya yansa yıkılsa gel. Harbiden !-! ” Ünlem tire ünlem(!-!) : Bi’nevi semtsel şifre, kesinlikle kaçırılmaması gereken bi’mavra olacağının emaresi. 8373: Semt hayatının inceliklerinin halen yaşandığı ve yaşatıldığı Semt-i Tepecik’in kurumsal telefon numarası. Semtin ileri gelenleri tarafından akledilmiş akıl dolu bi’hizmet. Haberi aldıktan sonra Reis’i aradım, hemen dakkasına. -Reis geçerken beni de alırsın. Evdeyim yahut o ağacın altında. Bilmem hatırlıyor musun? -Tağmmam tağmmam. Semt hayatını teneffüs ettiysen böyle kısa ve net konuşman gerekir. Adaptandır. Adapsa, S.Ş.A* ‘da her şey… Ganyana girdiğimizde yarışseverlerin handiyse hepsi dağılmış, oğlak…

Psişik Mevzular 45, ” Kimse Kusura Bakmasın, Bu Kıyamet Kopartılacak! “

Fakat unutulmayacak şeyler vardır ve günlerin tek vasfı geçiciliğidir. Bu böyledir, hep, istisnasız… Renklerin saltanatı şeklinde tebarüz eden ılık ve konuşkan o sonbahar sabahı mesela, hiç unutulmayacak. O günün uykusuzlukla zenginleştirilmiş gecesi de… Ona keza hevesler tarafından bile isteye kandırılmak için şahane bi’gün olduğu da… Günlerden cumartesi, Gece zor bile geçmeyen bi’geceydi. Geçmesi gereken geçmemiş, beklenen telefon gelmemiş üstelik erken uyanmıştım. Bozulan asabımı düzeltmeye çalışıyordum. Yeni nesil vileda ile saatlerce oynayıp zihnimi unutulmuş göl dinginliğine ulaştırdıktan sonra çekyatın üstüne bal misali akan güneş ışığına milimetrik sığınmış beklentisiz bekliyordum ki, bi’patırtı bi’kütürtü akmaya başlamıştı bahçeden odama, oradan da sığıntısı bulunduğum çekyata doğru. Bana ve kulaklarıma yani. Bahçede prova edilen mini kıyamet kopartma oyunu sahneleniyordu sanki. Balkona çıkarken Valide Hanım’a neler oluyor…

Psişik Mevzular 44, ” Buluşmaların Buluşu: Koltuk Takımı “

İlgisi bulunan hemen hemen herkesin bildiği bi’Kızılderili hikâyesi anlatmış ve eklemiştim: “ Bu dünyada boş beleş işlerle bi’tek Kızılderililer uğraşmamıştır. Bu yüzdendir ki Kızılderililer’in fıkrası yoktur. Paso atasözü paso öğüt, “ dedikten sonra; semtimizin 7/24 hizmet veren güzide balıkçısı Ton Balık’ın önünden geçerken, -Balık yiyelim mi? Diye sordu Şef, -Balık yemek için geç kaldık sanki biraz Şef? -Haklısın. Balıklar da uyumuş olabilir… Bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, dünyaya bi’kere daha gelseydim yine Şef ile tanış olup adeta bi’dilek balonu gibi içten içe yanarak bi’çırpıda sönen hayaller kurmak isterdim. En nihayetinde sıradan bi’trajediyi nüktedan bi’neşeye çevirebilenlerle kim tanış olmak istemez ki? Kendisine sıra dışı bi’fayda dokundurma yöntemi belirlediği muhakkak idi ve bi’kütüphane ancak böyle dâhice tasarlanmış geç kalmalar sayesinde esaslı bi’kütüphane olabilirdi.…

Psişik Mevzular 43, ” Serbest Atışlar Ülkesi “

Cımbız Zekai: Rüyalar gerçek olsa; büsbütün boku yerdik. 24 Aralık 2012’de Resmi Feysbuk hesabımın Notlar bölümüne taslak olarak kaydettiğim;ufak tefek sayılabilecek birtakım değişikliklerle aşağıdaki hali alan rüya gibi bi’şeyin beyanı gibi bi’şeydir. ” Hayatım boyunca hiç görmediğim bi’yerdeyiz. Gerçi bulunduğumuz yer diye bi’yer var mı o bile muallak. Muallaklıklar, allak bullaklıklar ve dahi tepe taklaklıklar… Göz ısırıklığımın dahi bulunmadığı bi’çekirdek ailenin karşısında biz de çekirdek ailemizle üç kişilik koltuğa beş kişi oturmuş vaziyetteyiz. Manzara bu,” Babam: Allahın emri, peygamberin kavli ile oğlumuzu kızınıza istiyoruz! Annem: Kızınızı oğlumuza olacaktı o… Ben: N’oluyo burda! nerdeyiz biz? Şirapis rüya mı lan bu? Müstakbel Kayınpeder: Verdim gitti; daha doğrusu attım gitti! (kızı kucağımıza doğru fırlattı) Babam: Olmaz öyle atmak, versen daha iyi… Müstakbel Kaynana:…

Psişik Mevzular 42, ” Ben Virgül Bu da Sevgilim Sokak “

ABD’de kolej kampüslerinin açık pencerelerinden, “ Em, dedim sana, em onu! –üflemek sadece içindekini dışa vurmaktır! “ sesi duyulur. “ Belki kötü bi’haber verildi. Belki bi’haber kötü verildi.” dese de İsmet Özel, kötü haberin kötü verilişiydi yaşadığı o gece. Oysa kötü, kötünün kötüsüyle kıyaslandığında normale dönerdi. Dönemedi; aksine son derece gergindi. Sanki bi’yerlerde birilerinin başladığı geri sayım henüz bitmemişti. Hissedilen geri sayım hatrı sayılır gerilim yaratır. Gergindi, geceydi, yürüyordu ve içini ve dışını aydınlatacak bi’ışığa ihtiyaç duyuyordu. Dışının ihtiyaç duyduğu ışığı O temin etti yine O’na. (kim bilir, belki de içinin ihtiyaç duyduğu ışığı yine O temin edecekti) Durdu ve adeta silah gibi çıkarttı zırva defterine… “Kendini noktalama işaretlerinden birine benzetecek olsa, şüphesiz virgül olurdu bu. Hiç bi’şeyin başında ve…

Psişik Mevzular 41, “ Senin de Başın Dönüyor mu? “

Sosyal Mesaj: “ Eskiden ceplerinden çıkardıkları dikdörtgen kutucuklara bakarak gülen yahut küfür eden insanlar göremezdik. Postmodernizmin getirdiği ontolojik şaşkınlık bi’çok şey gibi muhataplarımızın da gerçekliğini emdi ve tabii ki bitirdi. Şaşkınlar ordusuyuz artık. Ne şikâyetçiyiz ne de memnun. Sadece ruhsuz, kararsız ve kutucukların içine sığdırmaya çalıştığımız hayatlarımıza asılıp kalmışız…  Ama siz yine de gülümseyin; bu sefer panoramik çekiyorum: Çıksımmm Çıksımmm Çıksımmm…” Hiç de iç açıcı olmayan sebeplerle hicretimizi gerçekleştirmiş, Ensarlara ısınma turları atıyordum o zamanlar. Sürttüğüm sokaklarda gözümün değdiği; kiremidi kırılmış her çatı, boyası dökülmüş her duvar, mecali kalmamış her direk, son nefesini bi’türlü verememiş dumanı hala tüten her sigara izmariti, “ağzındaki süt kokusu buraya kadar geliyor. Vahşileşmeye müsait tarafını geliştirmezsen boku yersin” diyordu. Olan işte o sıralar oldu. Sınıfta…

Kapanmayacak Bi’parantez: Yağma Yok Dedi ve Göçtü Kaptan

” Hayal ülkeleri yolunda, haziran böcekleri yanar sönerdi. Korkular arkamda, yolun sonundaki ışık noktacıklarında umut, babamın getireceklerini, Eldorado’nun bir çağla erikte ısırılabilecek buruk ve hoş lezzetini beklerdim. “                                                                                                       Bahaeddin Özkişi, Göç Zamanı Hiç de öyle vikipedik bilgiler döşenme niyetinde değilim. Bilen bilir; bilmeyen de haline yansın. Bazen, erken olur bazı şeyler derlerdi de inanmazdım. Ben de böylelikle inandırıldım. Zaten hak ne vakit vaki olsa; o vakit bana göre hep…

Psişik Mevzular 40, ” Lâ Rahate Fîd Dünya Kovboy! “

                                                                                                                      Bekleyecek bi’şeyi olmayanlara, kalmayanlara… Semt sakinleri tarafından isabetli bi’unutkanlıkla kaybedilmiş parkın pek bi’asık suratlı bankında Ankara stili* ile oturmuş, not defterinin ırzına halet-i ruhiyesinin kamışı ile geçiyordu ki son model zembili ile tepesinde bitiverdiğini ancak fark edebildi. ” Yazık ” dedi ve oturdu, destursuzca. İstanbul stili** ile hem de… Asabı bozulmuş, uzleti sekteye uğramış, bütün aurası ürkmüştü. Ne yeri ne de zamanıydı.…